Slm, ben Sinem. 6 senelik konutluyum, 27 yaşındayım, 1.72 boyunda, esmer ve balık etli biriyim. Zekâsal özürlü kaynımla aramda geçen bir seks öykümü paylaşmak istiyorum, zira kimseye anlatamıyorum ve içimde de yakalamak ağır geliyor bana. Öyküm bundan 2 yıl evvel Mayıs ayında geçiyor. Kocamla birlikte memleketlerine Anadolu’nun şirin bir köyüne tatile gittik. Köyde yaşayaşan kayınvalidem, kayınbabam ve kocamdan minik olan zekâsal özürlü kaynım İlhan, geleceğimizden haberleri olduğu için baya hazırlık yapmışlar, bizi bekliyorlardı. Gittiğimizde yoğun bir alaka, bir ilgi, utandırmışlardı beni. Hele kaynım, “Yengem geldi, yengem geldi!” diye diye ortalığı yaygaraya vermişti. Doğrusu bu alaka çok güzelime gitmişti. Yemekler yenildi, çaylar kahveler içildi, sohbetler edildi. Derken, kocamla ben bitkinlikten mahf olmuştuk, uyumak için izin isteyip, odamıza gittik, yattık yattık.
Sabah pak havanın tesiriyle erkenden uyandım. Pencereden baktığımda kayınım İlhan hayvanları ırmak kenarına götürüyordu. Ben de üstümü giyinip dışarı çıktım. Kayınvalidem inekleri sağmış, sütü kaynatmak için ateşe koymuştu. Beni görünce gülerek, “Hoş gelinim uyandın mı, günaydın!” dedi. “Günaydın anneciğim!” deyip, ateşin önünde muhabette koyulduk. Kayınvalidem, parasal manevi bazı kasvetlerinin olduğunu anlatıyordu. Ben de, “Parasal kasvetler halledilir de, manevi kasvet nedir anneciğim?” dedim. Başladı anlatmaya, “Biz yaşlandık, kızlar uğramaz oldu, siz İstanbul’da, biz burda kala kaldık öyle. İlhanın durumunu öğreniyorsun, gitmediğimiz hekim kalmadı, ama hiçbir yararı yok. Uyum kaynağımız hayvanlar, onlar da bakım ister, yaşlandık artık bakamıyoruz, İlhan da kavramıyor, hayvanları suya götürürüyor hepsi o kadar!” dedi, sonra, “Neyse… Hadi gel bir çay koyalım, kahvaltı yaparız!” dedi ve kalktık hazırlık yapmaya başladık. Kocam da uyanmış elini suratını yıkadıktan sonra sofraya geldi. Kahvaltıdan sonra kocama, “Azıcık dolaşalım tarlalarda filan…” dedim. Kabul etti ve bahçeye indik. Dalından domates salatalık yemek kadar lezettli bir şey daha yoktu. Çok güzelime gitmişti…
Akşam olmuştu, ama benim içim de kaynıyordu, pak hava ve organik besinler bende sanki Afrodizyak tesiri yapmıştı ve canım öylesine sex istiyordu ki, anlatamam. Yatağa girer girmez, ben hemen yapıştım kocamın dudaklarına ve sevişmeye başladık. İkimizin de Orgazm olduğu hoş bir sikişmeden sonra, gayet huzurlu bir biçimde yattık, yattık.
Sabah yeniden erkenden uyandım. Yıkanmak için banyoya girdim. Kimse uyanmadan yıkanmalıydım, zira köy hali, derme çarpma bir banyoları vardı. Daha Öncekinden orası mutfakmış, ama sonra çevresini hasırlarla kapatarak banyo yapmışlar. İşin açıkcası insanı bu sıkıntılı ediyordu. İyi ki ani su ısıtıcıları vardı, su ısıtmak zorunda kalmamıştım. Hemen seriyle soyunup suyun altına girdim. 2 dakika sonra sanki bir gölge görmüş gibi oldum, sağa sola baktım, birşey göremedim. Kim ola bu saate deyip devam ettim, banyomu yapıp, süratlice giyinip uyuduğumuz odaya gittim. Ama banyonun ordan bir ekip sesler duydum. Merak ettim, pencereden baktım. Bir de ne göreyim, kaynım İlhan banyo yaptığım yerin arka tarafından çıkıyor. Birden afalladım, ne yapacağımı donakaldım kaldım. Beni mi röntgenlemişti? Nasıl olurdu böyle birşey? Öğleden sonra banyo yaptığım yerin arka tarafına gidip baktım. Gerçekten oraya konulan buğday torbalarının hemen yanında, bir parmak genişliğinde bir aralık vardı. Artık hiç kuşkum kalmamıştı, kaynım beni dikizlemişti. Utana sıkıla geri geldim. Herkes dışardaydı. Ne yapacağımı öğrenmiyordum. Kaynıma da kızamıyordum, 24 yaşında genç bir erkekti, belki zekâsal olarak noksandı, ama o da bir erkekti, onun da cinsel lüzumları vardı. Onun için kızmadım ve kimseye de birşey söylemedim.
Aradan birkaç gün geçmişti ve İlhan’ın bana bakışları çok değişmişti. Bunun farkındaydım, ama ne yapabilirdim ki? Ne diyebilirdim ki? Daha doğrusu neticede çılgındı. Gece olmuş ve herkes uyuyordu, benim ise uykum kaçmıştı. Yatmaya çalışıyordum, ama yatamıyordum. Kocam horlamaya başlamıştı dahi. Birden dış kapının gıcırdamasını duydum, doğrulup ön cepheye baktığımda, İlhan’ı banyonun arda giderken gördüm. Ne yapıyor bu çılgın bu saate orda? diye bakmaya devam ettim. Merak işte, uyuyup yatsana, sana ne? Ama dedim ya merak işte, beni rahat vazgeçmedi, peşinden usulca dışarı çıkıp, çitlerin aralıklarından baktığımda, sanki şok olmuştum. İlhan donunu indirmiş 31 sürüklüyordu. Hemen ordan dağılmak istedim, hatta iki adım geri attım, ama yeniden vaz geçtim, azıcık daha izlemek için geri döndüm, daha dikatli bakmaya başladım. İlhan bütün karşımda yan durmuş, süratli süratli 31 sürüklüyordu. Azıcık daha bekledim ve İlhan kasıla kasıla boşalmaya başladı. Ama reel şoku işte ondan sonra yaşadım, sikindeki kalan dölleri arınmak için döndüğünde, avlunun ışığı yarağını bütün aydınlattı ve ben yaşamımda gördüğüm en büyük ve kalın yarağı gördüm. Gözlerim faltaşı gibi açılmıştı ve gözlerimi yarağından ayıramıyordum, korku bir şeydi, gerçekten olağanüstüydü. İnternette çok yarak gördüm, ama böylesini hiçbir yerde görmedim. İlhan donuna sürüklerken ben de hemen geri içeriye girdim. Odaya geldiğimde kocam hali hazırda horluyordu. Hemen sırtımı ona dönüp yatmaya çalıştım, ama İlhan’ın yarağı bir cinsli usumdan çıkmıyordu.
İlerleyen günlerde İlhan’ın yarağı sanki beynimde takıntı haline gelmişti. Yaradanım, nasıl bir şeydi o yarak öyle? Bir kadın nasıl içine alabilir onu? diye her düşündüğümde sırılsıklam oluyordum. Ama kocama birşey emin etmiyordum, yalnızca hemen odama girip kapıyı kilitleyip, İlhanın yarağını düşünerek masturbasyon yapıyordum.
Günlerden Çarşambaydı, akşam üstüydü, evin telefonu çaldı. Telefonu kocam açtı. Sıkıntılı bir sesle, “Ne zaman oldu, nasıl oldu? Yaşıyorlar mı?” diye konuşunca, herkes, “Kine ne oldu?” diye ayağa fırladı. Kocam, “Tamam geliyoruz!” deyip telefonu kapattı. Hepimiz merakla ne olduğunu beklerken kocam anlattı: Amcaları tarladan kazançken traktörün romorkü yıkılmış ve amcaları altında kalmış. Gidişatı çok ağırmış, kan da gerekliymiş. Kocam, “Hemen hazırlanıp çıkalım!” dedi. Ben de hazırlanmak istedim tabi, ama kocam, “Senin ve İlhan’ın gelmesine gerek yok, biz gideriz! Vaziyete göre sana haber veririm!” dedi. “Hayır, ben de geleceğim!” dedim, “Olmaz!” deyip kestirip attı. Kocama saklıca, “Kendine gel, ben burada yalnız kalamam, korkarım!” dedim. Kocam da, “Korkma, birşey olmaz. Hem İlhan burda ya!” dedi ve seriyle çıktılar. Gidecekleri köy traktörle yarım saat sürüyordu, binip gittiler…
Gece saat 23:00’e geliyordu, daha haber almamıştım. Patlamak üzereydim ki, evin telefonu çaldı. Hemen fırladım açtım. Arayan kocamdı, “Bu gece gelemiyoruz, gidişatı çok ağır, tıp fakültesine havale ettiler ve oraya gidiyoruz!” dedi. “Peki ne zaman geleceksiniz?” dedim. “Öğrenmiyorum, emin değil!” dedi. “Bari annem gelsin!” dedim. “Annem de yengemlerde, gelen giden çok, yengem ilgilenecek gidişatta değil!” dedi. “Tamam!” deyip kapattım telefonu. İlhan yere uzanmış Televizyon izliyordu, dünyadan haberi yoktu. Bana dönüp, “Annemler gelmiyorlar mı?” dedi. “Hayır!” dedim. Hiç konuşmadan tekerrür filmi izlemeye devam etti. Ben divanda oturdum, düşünüyordum. Saat baya geç olmuştu, “İlhan yatağına geçip yat istersen!” dedim. Hiç konuşmadan kalktı ve yerine geçti, gömleğini ve kot pantolonu çıkararak, yalnızca donuyla ve atletiyle yatağa uzandı, üstünü örtmeden. Ve o dev yarak donunun içinde, karşımda öylece duruyordu. İnik hali dahi çok büyüktü…
Ben de orda divanda uzandım, ama uykum gelmiyordu, gözüm hep ondaydı. İçimi karmaşık duygular kaplamıştı, amım ıslanmış ve istemsiz hareketler yapıyordum, elim çoktan pijamamın içinde amıma varmıştı dahi. İki parmağımı amımın içine sokup çıkarıyordum. Birden İlhan’ın bana baktığını gördüm, kaşıyormuş gibi yapıp elimi çektim hemen. İlhana baktım, bu sefer o sokmuştu elini donuna ve gözlerimin içine bakarak yarağıyla oynuyordu. “Napıyorsun İlhan, çek elini ordan!” diye bağırmışım. Hemen elini sürükleyip bakışlarını kaçırdı. Sonradan üzüldüm çocuğa bağırdım diye ve karşılama etmek için onunla konuşmaya başladım. Kısa cevplar veriyor, gözünü benden kaçırıyordu…
“İlhan seninle bir şey konuşamam gerekli!” dedim. “Nedir yenge?” dedi ve bana baktı. “İlhan sen neden evlenmiyorsun?” dedim. “Babam erken diyor!” dedi. “Erken değil, bütün evlenecek yaşta bir erkeksin ve evlenmem gerekli!” dedim. “Babam kimse seni almaz diyor!” dedi. “O surattan mı 31 sürüklüyorsun?” dedim. Bakışlarını kaçırdı ve yanıt vermedi. “Ben seni geçen gün gördüm, banyonun artta 31 çekerken!” deyince, “Palavra söylüyorsun!” deyip, birden doğrulup oturdu. Ödüm koptu biran, birşey yapacak diye. “Hayır, palavra söylemiyorum gördüm, 31 sürüklüyordun!” diye yineleyince, “Babama söyleyecekmisin?” dedi. “Söyleyim mi?” dedim. “Hayır söyleme, babam beni hırpalıyor!” dedi. “Daha evvel hırpaladı mı?” dedim. “Evet, bir kere tarlada tuttu ve çok vurdu!” dedi.
Bunları konuşurken amım nasıl karıncalanıyordu anlatamam. İblis dürtüyordu, işte sana fırsat, değerlendir diyordu. “Peki söylemeyeceğim, ama karşılığında senden bir şey isteyecegim, sen de onu yaparsan kimseye söylemem, yoksa ağabeyine de, babana da söylerim!” dedim, ama vicdanım kalbimden çıkacak gibiydi, soluk alamıyordum, boğazım düğümleniyordu, daha şimdiden içimi kabahatlilik duygusu kaplamıştı. İlhan, “Nedir yenge?” deyip kalktı, pantolonunu giymeye çalıştı. “Hayır giyinme, banyo yapmanı istiyorum, çok makûs kokuyorsun. Ama evvel içerden sana pak iç çamaşır alalım!” deyip dolaba yöneldim, ona bir külot ve atlet çıkardım, “Hadi bakalım, şimdi doğru banyoya!” dedim. “Yıkanınca babama demiyecek misin?” dedi. “Evvel seni bir yıkayalım, sonra konuşuruz!” dedim ve banyoya girdik.
Atletini çıkartıp attı oraya, suyu kıvamına getirip donla altına girdi. Ben ona bakıyorum. Tamamen ıslanınca yarağı olduğu gibi yapıştı dona, tam hatlarıyla görünüyordu. “Donunu da çıkar, seni lifleyeceğim!” dedim. Hiç itiraz etmeden çıkardı. Aman Yaradanım, bu ne ya? dedim kendi kendime. Yarağı kıllı, lekeli, ama kocaman bir şeydi! İlhanı lifleyip iyicene yıkadım. Arada elim kazayla dokunuyor gibisinden yarağına elliyorum. Ve yarak kısa vakitte kalkmaya, uzamaya ve kalınlaşmaya başladı…
Kendime inanmıyordum, yaşamımda hiç kocamı kandırmamıştım, fakat şimdi öz kardeşiyle kandırmanın tasarılarını yapıyordum. Yarağını yakalayıp, “İlhan bu neden böyle oldu?” diye sert çıkmaya başladım. “Öğrenmiyorum yenge, annem yıkayınca da oluyor!” demez mi! “Nasıl öğrenmiyorsun?” dedim. “Öğrenmiyorum işte, sorma bana!” dedi. “Peki 31 sürüklemesini nasıl bildin?” diye sordum. “Asım öğretti!” dedi. Asım komuşlarıymış, ama konutları azıcık uzaktaymış. “Peki, hiç bir kadınla yaptın mı o işi?” dedim. “Hayır yapmadım!” dedi. “Nasıl yapılacağını biliyormusun?” dedim. “Öğrenmiyorum!” dedi. “Peki ben sana öğretsem, kimseye söylermisin?” dedim. “Hayır söylemem!” dedi. “Bak ama, şayet söylersen, ben de senin 31 sürüklediğini babana söylerim. Askerlere de söylerim, seni ceza evine atarlar!” dedim. “Yok valla söylemem!” dedi. “Peki!” dedim. İlhanı kurulayıp çıktık. Dış kapıyı kilitleyip, uyuduğum odaya geçtik…
Ben de soyunup, yatağa sırtüstü yattım ve “Bak İlhan, bir kadın yapmak için, öncelikle onu yalaman gerekiyor!” dedim. Geldi elimi kolumu yalamaya başladı. “Oraları değil, burayı yalayacaksın!” diyerek amımı gösterdim ve “Aynı köpeğin su içtiği gibi, dilini amımın içinde dolaştırman gerekli!” dedim. Hiç beklemeden yumuldu amıma ve yalamaya başladı. Ben zevkten uçmak üzereydim. Başından yakalayıp amıma bastırdım, “Daha süratli yala! Daha süratli!” diye diye şidetli bir biçimde orgazm olup boşaldım. Ama ne boşalma, anlatılamaz! İlhan hali hazırda yalamaya devam ediyordu. “Yeter bukadar! Şimdi de senin sırtüstü yatman gerekli!” dedim. Dediğimi yaptı. Yarağını elime alıp sıvazlamaya başladım. Ama avucuma sığmıyordu ki, içime nasıl girecekti? Nasıl alabilirdim içime onu? Hem almak için sabırsızlanıyordum, hemde bana bir şey olur diye çok korkuyordum. Tam cesaretimi toplayıp, ata biner gibi üstüne diz çöktüm. O yalnızca olacakları bekliyordu. Elimi bolca tükürükleyip yarağının başını iyice nemlendirdim. Benimki zati ıslak olduğu için, yarağının gövdesinden anlayıp yavaşca amıma sürtmeye başladım. Yok böyle bir çılgınlık ya, kendime inanamıyorum, zevkten uçuyordum sanki.
Azıcık zorladıktan sonra yavaş yavaş amımın dudaklarını gerildiğini hissettim. Ve azıcık sonra daha şidettli bir acı ile durdum, kafası içimdeydi. Ama içimden çıkarmak istemiyordum, hepsini almayada korkuyordum. O an usuma çantadamki ıslatıcı krem geldi ve “Sen kıpırdama!” dedim, gidip getirdim ve yarağına baştan alta iyice sürmeye başladım. Sonra yeniden yarağını amıma almayı sınadım. Bu kez azıcık daha rahat oluyordu sanırım. Azıcık daha, azıcık daha derken içimde yer kalmadığını kavradım, fantastik zorluyordu rahmimi. Ama daha hepsi girmemişti, elimi attığımda daha 3 parmak kadarı dışarda duruyordu. Ben ise kıpırdamaya korkuyordum. Azıcık o biçimde git gelden sonra fantastik bir orgazm daha yaşadım. Yarağına da alışmaya başlamıştım, artık yavaş yavaşta olsa oturup kalkabliyorum. Benim akışkanımın ve kreminde tesiriyle, yarak içimde kayıyordu sanki. Sonra süratlenmeye başladım. Yarak beni zorluyordu, ama istiyordum da…
Bir zaman sonra ayağa kalkıp, “İlhan, sen hiç sikişen eşek gördün mü?” diye sordum. “Gördüm!” dedi. “Beni o eşek gibi sik! Yarağına bolca tükür ama!” dedim ve ellerimle duvara direnip domaldım. İlhan yarağını tükürükleyip arkadan amıma girmeye çalışıyordu. Ve işte kafası içimdeydi, ama birden öyle bir bastırdı ki, gözlerim karardı ve istemeden de olsa bastım çığlığı. İlhan sesimden korkup durdu. Kendime geldiğimde, “Tamam devam et, ama yavaş yavaş!” dedim. Dediğim gibi usulca gidip geliyordu, ama ben güç duruyordum ve tutunduğum duvardaki beyaz alçıyı söküyordum. Kendimi geriye ittirerek, tamamını içime almak istiyordum. Sonunda taşaklarının kalçalarıma çarptığını sezince daha çok süratlendim. O da aynı anda süratlenmeye başlamıştı…
Korunmuyordum ve içime boşalmaması zorunluydu. Ama iş işten geçmişti, son darbelerdi, ben kopmuştum, hiçbir şey umrumda değildi ve aynı anda boşaldık. Duvara tutunmaktan kollarımda derman kalmamıştı, alta kayarak dizlerimin üzerine çöktüm, İlhan da yarağını çıkarmadan benimle beraber kaydı ve üstüme yığıldı kaldı. İçime öyle bir boşalmıştı ki, yarağı içimde olduğu halde çevresinden dölleri süzülüyordu. Yarağı kendiliğinden küçülüp amımdan çıkınca, İlhan ayaga kalktı ve “Bu 31 sürüklemekten daha hoştu, bundan sonra bana hep sen öğret yenge!” dedi. “Peki, ama kimsenin öğrenmemesi gerekli, yoksa ağabeyin seni öldürür!” dedim. “Ben kimseye söylemem, ama sen de söyleme!” dedi. “Tamam! Hadi gel yanıma uzan!” dedim. Gelip yanıma uzandı. Hiç kıpırdamadan ytaıyordu. Elimi inmiş yarağına atıp azıcık okşayıp beğendikten sonra, yarağı yeniden kazık gibi oldu. “İlhan bir daha sikmek istermisin?” dedim. “Evet yenge, hadi yapalım!” dedi. O gece sabaha kadar 4 kere siktirdim kendimi İlhana.
Ertesi gün telefonun sesiyle uyandığımda, saat ögleden sonra 16:00’yı geçiyordu. Hemen fırladım telefonu açtım. Kocam arıyordu, “Niçin açmıyorsun telefonu, nerdesin, 1 saaten fazladır arayıp duruyorum!” dedi. Ben de, “Tam gece yatamadım, sabah ta erken kalktım, uykusuz olduğum için divanda yata kalmışım!” demek zorunda kaldım. “İlhan napıyor, orda mı?” dedi. “Nerde öğrenmiyorum, sabah hayvanları saldı sonrada eve gelmedi, ben de kapıyı kilitleyip yattım. Amcanın gidişatı nasıl?” dedim. “Öğrenmiyoruz, daha bir büyüme yok, yoğun bakımda olduğu için içeriye almıyorlar, yalnızca yaşadıgını öğreniyoruz!” dedi. “Ee, gelmeyecekmisin?” diye sordugumda, “Sanırım gelemiyoruz!” dedi. Üzülmüş gibi yapıp içimden baya sevinmiştim, geçmiş olsun dileyip telefonu kapatım. Sonra dışarıya çıkıp İlhana seslendim, ama ses yoktu, nerde olduğunu da bilmiyordum.
Banyoya gidip duş alıp pencerenin karşısına oturdum ve İlhanın gelmesini bekledim. Saat 19:00 olmuştu, ben yemekle uğraşırken kapının zorlandığını duydum. “Kim o?” diye sorduğumda, İlhan, “Ben geldim yenge, kapıyı aç.” dedi. Açtım ve “Nerdesin sen?” diye kızdım. Hiç konuşmadan içeriye girdi, “Ben acıktım!” dedi. Dünden beri hiçbir yememişti eksantriğim. “Nerdeydin?” dedim, “Hayvanlarla birlikteydim, onları yayıldırdım, şimdi hepsini götürüp ahıra soktum!” dedi. Ben de gülerek, “31 de sürükledin mi?” dedim. “Hayır artık yapmıyacağım onu, seninle daha hoş oluyor!” dedi. Gülerek, “Bak seeen, neden daha hoş? dedim. “İşte sen çok hoş kokuyorsun!” dedi. Yemeğini koydum, yemek yedikten sonra çay içtik, “Hadi yatalım!” dedim. “Tamam!” dedi ve yatağına doğru gitti. Onu bu gece de istiyordum, hemde daha çok. “İlhan, yeniden yanımda uyumak istermisin?” dedim. Kafasını sallayarak, “Evet yenge!” dedi. İçimi yeniden bir heycan sarmıştı. “Tamam, o zaman benim odaya gidelim!” dedim.
İkimiz de çırıl üryan soyunarak yorganın altına girdik. Elimi yarağına attım ve okşamaya başladım. Yarağı hareketlenmeye başlamıştı. Ağzıma almak istiyordum, ama yaşamımda hiç yapmadığım için tiksiniyordum. İnternette hep görüyordum, hep ağızlarına alıyorlardı, ama cesaret edemedim, öğreniyorum midem kaldıramzdı. Okşamaya devam ettim, taş gibi olmuştu elimde. Bu sefer ben sırtüstü yatarak bacaklarımı iki yana actım ve üstüme çıkmasını söyledim. Bacaklarımın arasında yerini almıştı, fakat bir şey yapamıyordu. Yeniden ben yarağını anlayarak amıma sürtmeye başladım. Sırıl sıklam olmuştum ve zevk sularımı yarağını nemlendiriyordum. Öyle içime girmeyeceğini bilgidiğim için yeniden avucuma tükürükleyip onun yarağını iyicene nemlendirdim ve yavaşca içime girmesini söyledim, “Sakın zorlama, ben dur deyince de dur!” dedim. “Tamam yenge!” dedi. Eliyle yarağını tutarak içime sokmaya çalışıyordu, ama muvaffak olamıyordu. Ona takviye edip bacaklarımı iyicene açıp havaya kaldırdım ve elimi yandan uzatıp yarağını yakalayıp amımın hızasına getirip, bütün deliğime denkledim, “Şimdi usulca gir!” dedim…
Dediğimi yaptı. Yarağının başı içimdeydi ve dün geceki kadar canım yanmamıştı. Azıcık daha girdi, “Dur!” dedim. İçim yanmaya başlamıştı ve amımın duvarını zorluyordu yeniden. Azıcık bekledikten sonra ellerimi kalçasına atıp sıkıca tutarak kendi kalçalarımı oynatmaya ve yarağını içime almaya çalışıyordum. Çoğunu almıştım. Zati ıslanmıştım onun da tesiriyle daha da kayıyordu içime ve sonuda nihayet yeniden kasıklarımız birleşmişti. Tamamı içimdeydi ve benim gözlerim kapanmış, nerdeyse dudaklarımı koparıyorudum ısırmaktan. Onu özgür vazgeçtim ve “Şimdi istedigin gibi yapabilirisin!” dedim. İçime sokup çıkarmaya başladı. Kafasına kadar çıkarıp, dibine kadar sokuyordu. Her girdiğinde ben yeniden uçuyordum. Tamemen içime girmesi için bacaklarımı iyicene havaya kaldırıp yanlara doğru açtım. İlhan kudurmuştu, çılgın gibi girip çıkıyordu. Ben kaç kere boşaldım öğrenmiyorum. Soluk alışları süratlenmişti. Onun boşalmasını istemiyordum, daha da süratlenmesiyle onu içimden çıkardım…
Perişan suratıma öyle mazlum mazlum bakıyordu ki, sanki ‘Neden?’ diye sorar gibiydi. “Çok yoruldum, azıcık bekle!” dedim. Yarağı dimdik duruyordu, inmesin diye azıcık okşadım. Yeniden onu içimde istiyordum, ama domalacaktım, o biçimde daha iyi sikiyordu. Önünde domaldım ve arkama geçmesini istedim. Diz çöküp tekerrür sikini tükürükleyip içime öyle bir girdi ki, gerçekten bayılacağım sandım. Hem acı, hem zevk ikisi biraradaydı. Bu sefer tam hakimiyet ondaydı ve istedigi gibi sikecekti. İlhan sanki az evvel onu yarı yolda vazgeçtiğim için intikam alır gibi, beni sıkıca belimden anlayıp sert ve süratli bir biçimde sikmeye başladı. Ben yeniden doruktaydım. İlhanın soluk alışları süratlenmişti ve son saldırısını yaptığında, içimde bir yerlerin yırtıldığını hisettim, ama aldığım o zevk bana hiçbir şeyi önem verdirmiyordu. Dölleriyle yeniden içimi doldurmuştu. Ben uzanınca, yarağı içimdeyken o da üstüme yığıldı kaldı. Azıcık dinlendikten sonra hemen banyoya gittim. İçimdeki dölleri çıkarmak için çömeldiğimde, döllerle karmaşık azıcık da kan aktığını gördüm. Elimi amıma attığımda, amımın popo tarafına yakın yerinde çok makûs yanan bir bölge hissetim. Amımı yırtmıştı, ama beni de dünyanın en mutlu kadını yapmıştı.
Ertesi gün kayınvalidem eve gelmişti. Ondan sonraki gün de, amcalarının komadan çıktığını ve hayati riski atlatığını ögrendik. Çok sevinmiştik. Kocam da eve gelmişti. O gece kocam benimle sikişmek istiyordu, ama amımın genişliğini hisetmesinden korktuğum için palavra söyledim, “Sen gittiğin gün adet oldum, daha iki gün yok sana birşey!” dedim. İki gün geçmişti ve amım basmakalıplaşır gibi olmuştu ve kocamla sikişebilirdim artık. Kocam, “Bu gece çok ateşlisin! O kadar sulandın ki, içine girip çıkarken sezmiyorum dahi!” dedi. Kocamın üzerine çıkıp, onu kudurttum. “İn, boşalıyorum!” demesine karşın daha çok süratlenip, kocamın içimde boşalmasını sağlamıştım. Artık her şey tamamdı, İlhandan hamile kalsam da, kocam kendisinden olduğunu sanacaktı. 3 gün sonra İstanbul’a döndük.
Şimdi nur topu gibi bir oğlum var :