Merhaba ben Bursa’dan Cavidan, 27 yaşında, kapalı giyinen,
ince yapılı, uzun boylu 1.75 cm, 63 kiloda bir kadınım.
Etrafımdan hoşluğumla alakalı çok laflar dinlerim. Evleneli 2 sene
oldu ve çocuğum yok. Belçika’da yaşayan 36 yaşındaki
teyzemin oğlu İlhan ağabey ben ona çocukluğumdan beri ağabey derim,
eşini ve kızını, karısının memleketi olan
Hatay’a vazgeçip köyümüze, başka bir deyişle Bursa’nın bir ilçesi ve onunda
bir köyüne geldi. İlçenin ve köyün ismini söylemek istemiyorum.
Annemin kadın hastalığı vardı, İlhan ağabey, “Hadi
anneni İstanbul’a, hekime götürelim!” dedi. Ben de kocamdan izin
aldım, annemle beraber, İlhan ağabeyin lüks arabasıyla,
İstanbul’da, tanınmış bir kadın doğum hekimine
gittik. Annem tetkik oldu, rahim kanseri imiş. İlhan ağabey ile
konuşup, 3-4 gün içinde operasyon olmasına karar verdik. İlhan
ağabey bana, “Gelmişken sen de tetkik ol!” diye yakalattı. Ben
karşı geldim, ama annem de ısrar edince, utana sıkıla
zorunlu olarak, kocamdan başkasına göstermediğim mahrem yerimi, zorla
da olsa hekime gösterdim…
Hekim bana yalnızca, “Evlimisin?” diye sordu.
Ben de, “Evet.” dedim. Hekim yorum yapmadan dışarı
çıktı, İlhan ağabey ile görüştü. Netice olarak bir
hastalığımın olmadığını söyledi. İlhan
ağabey hekimle konuşup, annemin operasyon gününü tanımladılar. Hekim,
annemin 10 gün kadar sağlık kurumunda kalması gerektiğini söyledi. Oradan
parçaladık. Annem bana söylenmeye başladı, “Kocaman
kadın oldun, daha pak olmasını beceremiyorsun! Pis
olduğun için mi tetkik olmak istemedin?” diye benimle çekişiyor,
İlhan ağabey bizi dinliyordu. Ama bize müdahale etmedi. Yalnızca, “Cavidan sen
damadı ara, gidişatı söyle, en az 10 gün buralardayız, annemin
yanında kalacaksın!” dedi. Ben de aradım. Kocam beni
kırmazdı, hemen kabul etti. O gün sağlık kurumu yakınında uyduruk
bir otelde kaldık ve ertesi gün annemi sağlık kurumuna yatırdık. Sağlam
hastalandığı için refakatçı kabul etmediler. Biz
dışarı çıktık. İlhan ağabey, “Hadi küçüklük,
kendimize doğru dürüst bir otel ayarlayalım, buralarda bir hafta
felekten gün çalalım! Ama benimle dolaşacak ve yaşayacaksan, kendine
bakman gerekiyor, sana azıcık bakım yapalım!” deyip, lüks bir kuaförün
önünde durdu…
İçeri girdik, birkaç kadın saçlarını yaptırıyordu. Patroniçeyi
dışarı çağırdı, bir şeyler konuştu,
sonra içeri girip bana patroniçeyi göstererek, “Seni ona emanet ediyorum,
lafından çıkma, dediklerini yap, ben saat 18.00 gibi alırım
seni!” deyip gitti. Saate baktım, daha takribî 4 saat burada
idim, usumdan bu kadar zaman ben ne yapacağım burada diye
geçirdim, aynı zamanda İlhan ağabey boylu poslu, zengin ve
yakışıklı birisi, yengem de olmadığına göre,
herhalde çapkınlık yapmaya gidecek diye düşündüm, sual
sormadım. Patroniçe çalışanlardan birini çağırıp,
“Bu hanımefendiye tırnaktan başlayıp en son saç teline
kadar arınıp bakım yapılacak. Buradan çıkarken kendini
tanımayacak!” diye emir verdi…
Uzatmayayım, etek traşım dahil, istemesem de bana bakım yaptılar. Bu arada
benimle ilgilenen kadın bana, “Hadi iyisin, zengin birini bulmuşsun, iyi
değerlendir!” dedi. Ben, “O benim ağabeyim!” dedimse de, “Ben böyle ağabeyleri
çok gördüm, değerlendir derim başka birşey demem!” diye kesip
attı. İlerleyen dakikalarda konuşurken artık ağabeyim
demiyordum, desem de inanmayacak diye. “Bak kızım demedi deme,
buradan çıktıktan sonra seni bir mağazaya götürecek, hoş
giysiler, başka bir deyişle seksi giysiler alacak! Azıcık cilve yaparsan
kuyumcuya da götürür seni, hoş armağanlar aldırabilirsin. Daha sonrada
lüks bir otele attı mı, senden
karşılığını isteyecek!” dedi. “Olmaz abla, o öyle
şeyler yapmaz!” filan desem de, “Kızım deneyimlerimiz
konuşuyor, bu dediklerim çıkmazsa gelip bana anlatırsın,
tamam mı?” dedi. Ben de, “Tamam!” dedim. Bu arada benim işim bitti,
oradaki mecmualara bakmaya başladım. Renkli giysiler, mini
etekler, iç çamaşırları tanıtan mecmuayı banal
karıştırdım. Bana bakım yapan kadın gelip, “Ha
şöyle, o dergideklerden aldır, kendini ucuza getirme!” diye
kulağıma fısıldadı. İçime kurt girdi, ama yeniden de
o benim teyzemin oğlu, böyle bir şey olmayacak diye de düşünüyordum.
Saat 18 olduğunda İlhan
ağabey geldi. Beni görünce, “Küçüklük senmisin?” diye şaka yapıp,
“Sen otomobile git!” dedi. Ben de itirazsız gittim, kuaföre kadar para
ödediğini öğrenmiyorum. Ama merak ta ediyordum, kadının dedikleri
olacak mı diye. Otomobile bindi, “Açlık gidişatı nasıl? Karnımızı
doyuralım mı? Yoksa evvel otel mi ayarlayalım?” dedi. Ben yanıt
vermeden, “Evvel otel!” diye söylendi. Çok lüks bir otele geldik. İlhan ağabey
iki yataklı bir oda kiraladı ve bir günlük fiyatını ödedi, “Memnun
kalırsak, en az 10 gün kalacağız!” dedi. Otelde yemek menüsünü
de bildik, oradan çıktık. Benim usuma kuafördeki
kadının lafları geliyordu devamlı. İlhan ağabey, “Hadi küçüklük,
senin üstüne başına da bir şeyler alalım, hoşluğunu
tamamlasın!” dedi. Büyük bir mağazanın park yerine girdik.
Yukarıya çıkarken, “Parasını düşünme, limitsiz kredin
var, ne istiyorsan alabilirsin!” dedi. Mağazaya girdik, bizi sanki evvelden
tanıyorlarmış gibi dürüst bir biçimde
karşıladılar. Benim afalladığımı
görünce, İlhan ağabey, “Dostumun mağazası!” dedi.
Mağaza sahibi Hasan, “İlhanım, mağaza sizin!” deyip bir
kadın çağırdı, “Hanımefendiye destekçi olun!”
dedi ve İlhan ağabey ile işveren odasına geçtiler…
Ben bir ekip iç çamaşırı, herzamankilere eş şeyler, etek, giysi,
başıma da desenli bir örtü aldım. Gider olmasın diye de
maliyetlerini soruyordum, fakat söylemiyorlardı. Bir ara benimle
ilgilenen kadın yanımdan dağıldı, işveren
çağırmış. Geri geldiğinde, “Hanımefendi
aldıklarını değiştirmemiz gerekecek!” dedi. “Niçin?”
değimde, “İşverenin emri, daha hoş şeylerle seni yine
belirleyeceğiz!” dedi. Ben de pek kavramasam da, tamam demek
zorunda kaldım. Kuafördeki mecmuada gördüğüm giysilerden
giydirdiler. Bunları yaparken yeniden kuafördeki kadının lafları
usuma geldi, Gerçekten İlhan ağabey beni sikecek mi? demeye
başladım, bir taraftan da, Yok olmaz, hem ben konutluyum, hem o konutlu, o
iş olmaz! diye düşünüyordum. Neyse mağazada işimiz bitti,
İlhan ağabeyin yanına gittik. Tezgahtar kadın, “Efendim, sizin
buyurduğunuz gibi bir şeyler ayarladık!” dedi. İlhan ağabey
de, “Hadi küçüklük şimdi karnımızı doyurma
zamanı!” dedi. İşveren, “Davetlimiz olun, birlikte yiyelim?” filan dedi,
ama İlhan ağabey, “Yok, küçüklükle baş başa gıdayız!” dedi ve
vedalaşıp çıktık…
Kuafördeki kadının dedikler bir bir
oluyordu. Şimdi de kuyumcu derse, kesin bu gün sabaha kadar beni sikecek
diye düşünüyordum, bir taraftanda beni sikmek isterse ne yaparım diye
düşünüyorum. Rezillik çıkarma olasılığım yok ya, herhalde boyun
eğeceğim diye düşünmeye başlamıştım ki, “Hakikatinde
sana şimdi bir kuyumcuya gidip hoşluğunu bitirecek bir
şeyler daha almamız gerekli ya, evvel şu karnımız
doyuralım bakalım!” deyip otelin yolunu yakaladık. Otele
vardığımızda, otel görevlileri otomobilden 3-4 poşet
alıp odaya götürdüler. Oysa benim aldığım en fazla 2
poşet olur. Herhalde İlhan ağabey de kendine birşeyler aldı
diye düşündüm. Otelin restoranına çıktık, mükellef bir
yemek yedik. İlhan ağabey yemeğin yanında birşeyler içti, bana
da, “İç!” dedi, ama ben, “İçmem, yaşamımda hiç içmedim.” dedim.
“Herşeyin bir ilki var, birşeyler söyleyim de iç!” dedi ve garsonu
çağırıp kırmızı şarap söyledi. İlhan
ağabeyi kırmamak için bir bardak içtim. Bana bir bardak daha doldurup içmem
için ısrar edince, ben içimden, Tamam, vaka anlaşıldı,
itiraz ve kaçış yok bu gece, sanırım İlhan ağabeyin
yarağını besinim! diye geçirip, kendimi bu gece sikilme
fikrine alıştırmaya çalışıyordum. O
doldurduğu bardağı da içtim, hesabı ödeyip odamıza çıktık…
Kanı getirmiştim, beni kesin sikecekti,
ama merak ediyordum, bakalım nasıl isteyecek diye. İçeri girince
içeride iki oda vardı, büyük odanın içerisinde büyük bir yatak, ufak
odada da tek şahsiyet bir yatak vardı. İlhan ağabey, “Ben duş
alacağım!” deyip duşa girdi. Duşunu aldıktan sonra
havluya sarılarak çıktı, büyük odaya girip, geniş bir
şort giyip, üzerine birşey giymedi. Ben zati daha öncekinden İlhan
ağabeyin vücudunu öğreniyordum, ama hiç beni sikmek isteyen biri olarak
bakmamıştım. Çok karizmatik, adaleli bir erkekti. Yatağa
uzandı, “Hadi canım sen de duşunu al, sonra da
aldıklarını bana göster bakalım!” dedi. Ben de duşa
girdim. Her tarafım bakımdan geçmişti, ister istemez elim
amcığıma gitti, Hadi bugün sana ziyafet var, kadının
dediği gibi tadını çıkaralım! diye usumdan
geçirdim ve bu duygu güzelime gitmeye başlamıştı…
Banyodan çıktım, “Hadi göster şunları bakayım!” deyince,
içeri girmeden, “Ağabey ben utanırım, bunları sana gösteremem!” dedim. “Hadi utanma,
utanılacak birşey yok, giy bakayım!” dedi. Utana
sıkıla, iççamaşırların aralarında en masum
olanlarını giyip, üzerime de bornozu giyip içeri girdim. Bana
gülerek, “Ne o kız, mağazadan bornoz mu aldın?” dedi.
“Hayır, utanıyorum!” dedim. “Bak kalkarım şimdi, hadi!”
deyince, arkamı dönüp bornozu çıkardım. “Vay vayyy! Bizim
minikliğe bak! Bu ne hoşluk kız? Bedenin hiç
bozulmamış, yoksa daha kız mısın?” dedi. “Ağabey yaa,
öğreniyorsun ki konutluyum!” dedim. “Hadi önünü dön!” dedi. “Dönemem!” filan
dediysem de, “Burda biz bizeyiz, hadi dön!” dedi. Utana sıkıla
döndüm. “Vayyyy, hipotezimden de hoşmuş! Hadi öbürlerini de
göster!” diye buyurdu. Ben de düşüncesiz koşulsuz uydum,
mağazada elime dahi alamadığım külodu ve aynı renkteki
sütyeni giydim. Kendimi podyumlardaki mankenlere benzeterek içeri girdim.
Elimle amcığımı kapatmaya çalışıyordum, “Çek
kız elini! Onun değerini öğrenmeyen birine seni verdik diye zati
vicdan çileyi dinliyorum!” dedi. “Niçin öyle diyorsun ağabey?” dediğimde,
“Peki hekim sana niçin evlimisin diye sordu, biliyormusun?” dedi. “Hayır,
bilmiyorum…” dedim. “Ben öğreniyorum, ama daha sonra söylerim!” dedi.
Bu arada devamlı eliyle kalkan yarağını kapatmaya çalışıyordu.
Azıcık sonra, “Hepsi bukadar mı aldıkların?” diye sordu. “Benim almadığım
giysiler de var burada, herhalde yanlış göndermişler?”
dedim. “Hayır yanlış değil, ben aldım! Onları da
yarın giyersin. Yoruldun, gel yanıma otur, azıcık muhabbet edelim!”
deyip yanına çağırdı. Zati üstümdeki iççamaşırlarıyla
her yanım sarihte gibiydi, utanarak yanına vardım,
yatağın kenarına oturdum. Günümün nasıl geçtiğini
filan sordu, “Utanıyorsan şu battaniyenin altına gir!” dedi. “İyi
olur!” deyip yatağa girdim. Bir zaman sonra saçlarımı
okşamaya başladı, “O pezevenk kocan senin değerini
bilmiyor, üzülüyorum senin için!” dedi. Benim yanıma
yanaşıyordu. Bir anda dirseğinin üzerine kalkarak, “Sana
kadınlığını yaşatmak istiyorum, bana izin
edermisin?” dedi. “Nasıl olur, sen benim ağabeyim sayılırsın!” dedim. “Bugün
olmayıveririz!” dedi. “Yapamam!” filan dedim, ama o, “Sen
yapmayacaksın, ben yapacağım! Şayet utanırsan, beni
görme, çek şu battaniyeyi başına!” deyip, başıma çekti…
“Ağabey yapma!” filan dedim, ama deva yoktu, bu
gün beni sikecekti, hiç olmazsa o zevk alsın diye, ona arkamı döndüm.
Arkadan yaklaşıp, saçlarımı koklayıp, kulak memelerimi
öpmeye başladı. Kocamda görmediğim bir coşku dinliyordum. Bir
taraftan da varlığı ile yokluğu tartışılır
külodumu ve südyenimi çıkardı, arkama kazık gibi ve alev alev yanan
yarağını yasladı. Ben istikametimi dönemiyordum, ama arkadan
amcığıma geçireceğini seziyordum. Azıcık öptükten sonra
beni çevirdi. Gözlerimi açamıyorum, ama muhteşem coşku dinliyordum.
Taa altlara, ayağıma kadar indi, öpüp yalayarak
amcığıma kadar gelince, “Annenin konuşmasından
burasının kıllı olduğunu varsayım etmiştim, ama bütün
bana göre hazırlamışlar, onlara teşekkür ediyorum!” deyip,
diliyle amımın dudaklarını açmaya başladı. Kocam
daha beni doğru dürüst ceddip ta amıma bakmamıştı dahi…
Küçük küçük gözlerimi açıp bakmaya
başladım. O amımı yaladıkça, ben de popomu
kaldırarak, dilinin daha derinlere girmesini sağlıyordum.
Yukarıyalar doğru uzandı, memelerimi okşamaya
başladı. Memelerim avuçlarında kayboluyordu. Böylesine bir zevk
alacağımı düşünmüyordum, onun yaptığı
giderlerin karşılığı olarak onunla görev olarak
beraber olur gider uyurum diye düşünüyordum. Ama resmen
kudurmuştum. Bir an evvel yarağını görmek ve yemek
istiyordum. Dudaklarımı öperken, alttan da
amcığımı birşeyler zorluyordu. Fakat onun altında
şort vardı. Azıcık daha dudaklarımı öptükten sonra aniden
üzerimden kalktı ve “1 saniye bekle!” deyip değişik odaya geçti. Azıcık
sonra elinde bir rulo kağıt havlu ve çırıl üryan
olarak içeri girdi. Ben gördüğüme inanamadım, önündeki yarak
eşşek siki gibi sağa sola sallanıyordu.
Yarağından gözümü alamadığımı görünce, “Ne o,
daha evvel hiç yarak görmedin mi?” deyip yatağın kenarına gelip
dikildi. Elini bana uzatarak benim yataktan doğrulmamı
sağladı ve yatağın kenarına sürükleyerek
ayaklarımı alta indirdi. O koca şey şimdi
ağzımın hizasına geldi. “Hadi, ne duruyorsun, ellesene!” diye buyurdu…
Korka korka ellemeye
çalışıyordum ki, “Bu ne kız, taze gelinin yarağa
değdiği gibi değiyorsun! İlk kere mi yarak görüyorsun?” dedi.
“Böylesini ilk kere görüyorum!” dedim. Elimi dokunduğumda kazık
gibi olduğunu hissettim. Dibine kadar sıvazlayarak elledim.
Saçımdan tutarak yarağını ağzıma sokmaya
çalışıyordu. Bense yalnızca başının çevresine
dudaklarımı değdirebiliyordum. Bir anda kollarımdan tutarak
kaldırdı. Zati benden çok uzun boylu ve güçlü idi. Göğsüne
başımı bastırıp, popomu avuçlayarak beni kendine
çekti, yarağını aramızda
sıkıştırmıştık. Azıcık böyle bekledikten
sonra beni kucakladığı gibi yukarıya kaldırdı. Ben
de düşmemek için boynuna sarılıp bacaklarımı beline
doladım. Bu pozisyonda sanki yarağını
bacaklarımın arasına aldım, amcığımın
dudakları arasına sıkıştırmıştım.
Azıcık dans eder gibi sarılı durduk, sonra usulca beni
yatağa yatırdı, bacaklarımı onuzuna alarak, o kocaman
şeyin dibinden tutarak, alt yukarıya kaygan
amcığıma sürtmeye başladı. Korkuyordum hakikatinde,
ama ne olacaksa olsun artık diye düşünüyordum…
Alt eğilerek, “Benim
ufak sevgilim, şimdiye kadar sana kadınlığını
hissetirmemişler, hazırmısın?” diye sordu. Gözlerimle evet
dediğim anda dudağıma yapıştı ve bastırdı.
Sanki amcığıma birisi kolunu sokuyordu. Dudakları
dudaklarımı tutukladığı için haykıramadım, ama geri
itelemeye çalıştım. Ne olası, dibini bulmuştu. Azıcık öyle
bekledi. Dudaklarımı ağzından kurtardım ve “Offf, ne
yaptın ağabey, biryerlerim yırtıldı!” dedim.
“Kızlığını bozdum, kocan olacak noksan seni 2
yıldır adam gibi sikememiş, hekim senin hali hazırda kız
olduğunu söyledi bana!” deyip, azıcık geri çekilerek yatağın
başında bulunan kâğıt havluyu alarak altıma koydu,
sonra yarağını amcığımdan çekti ve kanların
akmasını sağladı. Ben kanı görünce
kızlığımın daha yeni bozulduğuna kanı getirdim…
Amcığımdaki ve
yarağındaki kanları sildikten sonra, yarağını
yine soktu amcığıma. Yavaş yavaş dibine kadar girip
çıkıyordu. Memelerimi emiyor, dudaklarımı öpüyor, hoş
laflar söylüyordu. Az sonra beni bir titreme yakaladı, amcığım
karıncalanmaya başladı, gözlerim kaydı,
bayılacakmışım gibi, sanki uçacakmışım gibi
hissediyordum kendimi. Hiç böyle olmamıştım, gelmek böyle oluyor
demek ki diye düşündüm. Ne kadar zaman beni böyle sikti öğrenmem ama, bana
banal uzun geldi. Ben bu zamanda 2 sefer daha geldim herhalde.
Sonunda o da gelmek üzereydi, “Hamile kalmak istermisin canım?” dedi. Ben
hemen, “Hayırrr!” dedim. O da o kocaman yarağını amcığımdan
yavaş yavaş çıkararak, dibinden yakalayıp göbeğime doğru
attırmaya başladı. 2 yıldır konutluyum, kocamın
böyle tazzikli attırdığını görmemiştim. Bana
kağıt havluyu vererek arınılmamı işaret etti. Ama ben iyice
yorulmuştum, ellerimi ve bacaklarımı yana açarak yatağa ölü
gibi uzandım. “Ah yavrum, çok mu yoruldun? Sen kıpırdama ben
sana hizmet ederim!” deyip beni arındı. Sonra yanıma uyuyup,
arkamdan sarıldı ve “Dinlen sevgilim, geceler uzun, artık
benimsin, benim iznim artık bitene kadar buradayız, tamam mı?”
dedi. “Sen nasıl istersen ağabeyciğim!” dedim.
İlk gecemizde 2 kere daha pozisyon değiştirerek sikiştik. Ertesi gün kendimize geldiğimizde, sağlık kurumuna annemin yanına gittik. Annem bendeki farklılığı görünce, “Ha şöyle, kadına
benzemişsin! Aferin İlhan oğlum, iyi yapmışsın!” dedi. Sanki benim ilk kere adam gibi yarak yediğimi sezmiş gibiydi. Annemin operasyonu güç geçti. Ama biz 10 gün balayı yaptık. Son sikiştiğimizde hamile kalmaya karar verdim ve içime boşalmasını sağladım. Köye gidince de, “Hekimde rehabilitasyon oldum!” deyip kocamla yattım.
Şimdi İlhan ağabeye benzeyen bir çocuğum var.