Merhabalar, adım Niyazi, 25 yaşındayım ve konutluyum. Karım 21 yaşında. Londrada yaşıyoruz. Aslen ailece Konyanın bir ilçesindeniz. İzin zamanı çoluk çocuk otomobille Türkiyeye gittik. Vardığımızın ertesi günü baldızla kayınbiraderim hoşgeldiniz demeye geldiler. Bu arada baldız daha 19 yaşında, korku bir kadın, henüz çocuk yapmadı, nefis diri vücutu beni ne zamandan beri çıldırtıyordu. Baldıza karşı bir duygu düşünüyordum, fakat ya olmazsa, baldız karşılık vermezse yuvam bozulur diye içimde bir fobi vardı. Konutluyum, çocuklarım var, mutlu bir yuvam var, bozulmasını istemezdim.
Benim baldız bilen bireydir, her zaman kendisi konuşur, kayınbiradere pek söz söyleme fırsatı vazgeçmez. Baldız mevzuyu açtı, “Niyazi ağabey, bizim bey iflaz etti, artık çıkar bir yolu yok, ne yapacağız öğrenmiyoruz, tam ümitlerimiz kesildi, tek deva bizim İngiltereye gitmemiz.” dedi. Ben de bu işin sandıkları kadar kolay olmayacağını söyledim, “Her şeyin bir değeri var, bu değeri çok ağır ödersiniz. İkiniz birden aynı anda zati gidemezsiniz. Sen burda, beyin orada baya güçlüklerle karşılaşırsınız. Bu iş size en azından bir beş seneye mülk olur.” dedim. “Olsun, burda beraber aç yaşamakdansa, birimiz orda birimiz burda tok yaşamak daha iyidir.” dediler. Ben de, “O zaman baldız, ben bir takatine bakayım, kayınbiraderi İngiltereye getirme yollarını bir inceleyeyim, dermanını bulursam, her mevzuda takviyeci olurum.” dedim ve mevzu o biçimde kapandı.
Birkaç gün sonra baldızla kayınbirader bizi konutlarına davet ettiler. Vardık. Bize tabiki izzet ikram bol. Yeniden İngiltereye götürme mevzusu açıldığında ben pek oralı olmadım. Baldız, “Ne oldu enişde, götürmeye amacın yok mu? Bizi düşünmüyor musun yoksa?” dedi. Ben de, “Baldız inceliyorum daha. Valla elimden gelse, bavula kor götürürüm sizi.” dedim, güldü. İzin bitimine bir hafta kala baldızlar tekerrür geldiler, “Bizim iş ne olacak?” diye sordular. Ben de, “Baldız, işin en kolayı ilk seni götürmek. 5 sene sonra da sen beyini götürürsün. Ablayın rızası olursa seni götürebilirim.” dedim. Benim hanım da, “Kocacığım madem elinde bu biçim bir fırsat varda neden sınamıyorsun?” dedi. Hanıma, “Ohalde sen çocuklarla burada kal, ben senin pasaportunla bacını götürüyüm. İngiltereye varınca sana pasaportunu ve uçak bileti yollarım, sonra sen çocuklarla atlar uçağa kazançsın.” dedim. Baldızla hanım sima olarak birbirine çok bezediği için kafasına yattı, direk kabul etti. İzin mutasyonuz emindi, baldıza o gün hazır olmasını söyledim. Dönüş günü geldi, ben baldızla bindim otomobile. Pezvenk kayınbirader de, “Aman kayınbiraderim bizi haberdar et her zaman, yoldan ara kesintisiz.” dedi. “Üzülmeyin her yolu sınayacağım.” dedim ve çıktık yola.
Yolda giderken baldızda suskunluk egemendi, ama klasikti kocasından parçalıyordu, nede olsa bir yuvası vardı. Benim kafam da geçeceğimiz gümrüklerle meşguldü. Gümrüklerden geçişi kolaylaşdırmak için Yunanistana girecektim, oradan gemiyle İtalyaya geçecektim. Türkiyeden geçerken baldıza yolun gidişatını anlattım, “Baldiz şimdi senle benim enişde baldız olduğumuzu kavramamaları gerekiyor, gidişatı çaktırmamak için bundan sonra karı koca muamelesi olacak.” dedim. Baldız da, “Enişde ben salakmıyım, biliyom. Nerede ne gerekiyorsa ben abuhavaya uyarım.” dedi. İpsalaya geldik, otomobilde gizeme bekliyoruz. Gizeme bize yanaştıkça baldız daha çok heyecanlanıyordu. Bütün gümrüğe geldik, önümüzde bir araba var, “Baldız dışarı çıkalım azıcık.” dedim ve otomobilden çıktık. Baldıza, “Baldız burda heryerde kameralar var, içerden herkesi inceliyorlar, palavradan öpüşelim de kavramasınlar.” dedim. Baldız hemen dudağıma yapıştı, önümüzdeki araba gidene kadar öpüştük, sonra bindik otomobile, gizeme bize geldi. Pasaportları verdik, gümrük memuru bize bakarken, baldız elini bacağıma atmış okşuyordu. Yunanistana girdik.
“Baldız, şimdilik tamam, gemiye kadar güçlük yok bundan sonra.” dedim ve baldızı gevşettim. Baldız, “Coşkudan altıma işeyecektim valla, bir yerde dur da çişimi yapıyım enişde.” dedi. Bir kaç kilometre ileride sakin bir yerde tarla kenarına durdum. Baldız koşarak tarlaya girdi, dört beş metre ileride eteğini beline topladı, kilodunu indirdi ve işemeye başladı. Baldız işerken amını götünü görebiliyordum. Sikim kalkmıştı. Baldız işemesini tamamladı, kilodunu çekti, eteğini düzenledi, geldi otomobile. Yola devam ederken benden hiç bir tepki yoktu, zira en ufak bir yanılgım yuvama mülk olur görüşü vardı. Bu arada aileme de her zaman telefonla bildiriyoruz gidişatı. Sonucunda gemiye binilecek yere geldik. Gemide kabinli bir oda aldım, bindik gemiye. Otomobili gemiye park edip yukarıya odamıza çıktık. Baldıza, “Baldız evvel sen bir duş al, sonra ben alayım, sonra da yemeğimizi yiyelim uyuyalım.” dedim. Sırayla duş aldıktan sonra odadan çıktık restorantta yemeklerimizi yedik.
Yemekten sonra odaya geri döndük. Artık istirahat süreyi gelmişdi. Baldızı sikmeyi okadar çok istiyordum fakat bu ana kadar baldızdan en ufak bir yanaşma yokdu bana karşı. Kabine girince, “Baldız yatak minik, sen yat, ben yerde uyurum.” dedim. Baldız da, “Enişde ayıp olur, sen günlerdir direksiyon kullanıyon, yoruldun, sen yat, ben de yanında yönet ederim.” diye ısrar etti. Ben soyundum yattım, üzerimde yalnızca şort vardı. Kabin çok sıcaktı, baldız da geceliğini giydi, yanıma yattı. Rahat sığalım diye benim suratım kabine dönük, baldız da art bana dönük, sırt sırta uyuyoruz. Birbirimize iyi geceler, iyi uykular diledik fakat bende uyku şanına bişey yok. Baldızın sıcacık götü benim göte değdikce benim sik kalkmaya başladı. Fobiden bişey yapamıyorum, baldızı bekliyom, ilk öneri ondan gelsin diye. Baldızdan da en minicik bir hareket yok.
Aradan yarım saat felan geçince ben istikametimi baldıza döndüm. Baldız götünü sikimi yasladı. Ben de uyku anlamıyla, sanki karımla uyurmuş gibi, ellerimi attım baldızın bacaklarını okşamaya başladım. Sikimi ağır ağır baldızın götüne bastırıyorum, baldızdan ses yok. İçimden Şükürler olsun, bu iş olacak sanırım! deyip okşarken baldız elimi yakaladı bacaklarından çekti, hemen kilotunu çıkarttı, südyenini çıkarttı ve “Çılgın ettin beni enişde, şimdiye kadar hep bekledim, ama senden hareket yok, sabrım kalmadı, yeter artık katlanamıyorum.” deyince filimler kopdu. Hemen başladık öpüşmeye ve sevişmeye. Baldıza, “Baldız seni çok arzuluyordum ama senden bir şeyler bekledim, yoksa yuvam devrilir diye korkuyordum.” dedim. Baldız da, “Korkma enişde, şu an sen ve ben varız, başkalarını düşünme.” dedi.
Sonunda istediğim olmuştu, sabrın sonu selametmiş. Baldızın memelerini yalayarak o mis gibi amına indim. Amını çılgın gibi yaladım, iyice kudurttum baldızı. Baldız direnemeyecek hale gelmişdi, “Enişde çıldırtma beni, sik artık.” diye dilenmeye başladı. Baldıza evvel azıcık sikimi yalattım, sonra da yavaşca amına yerleştirdim. Baldızın amı iyice kızışmıştı, siktikce amının suları akıyordu. Baldız altımda kıvranıyor, “Tamamladın beni enişde.” diyerek durmadan boşalıyordu. Ben de süratlendikçe süratleniyordum. Sonunda boşalacağım zaman sikimi baldızın amından çıkardım ve amının üzerine boşaldım. Baldızı o gece gemide sabaha kadar siktim. İtalyada gemiden indik, yolda gittiğimiz yerlerde duruyorduk, baldızla sikişip öyle devam ediyorduk yola. Bu arada ben baldızı sikerken hanıma telefon ediyordum ‘Biz iyiz, yolculuk iyi gidiyor, merak etmeyin’ diye. Baldız kocasıyla konuşurken de ben baldızın amını yalıyordum, ben konuşurken baldız sikimi emiyordu. Ben İtalyada baldızla sikişirken herkes bizi İngilterede varsayıyordu. İtalyayı sikişe sikişe dört günde anca geçdik…
Nihayet İngiltereye, eve geldik. Bagajları koyduk, baldızla hemen banyoya girdik. Baldız yıkanırken tahrik oldum, baldızın amını yaladım ve baldızı banyoda sikmek istedim. Baldız, “Bacımı siktiğin yatakda sikişelim doyasıya, bacım gelmeden.” dedi. Ben de duş aldıktan sonra yatağa girdik, konuttan 3 gün parçalamaksızın baldızı sikdim. Sonra hanımın pasaportunu ve uçak biletlerini gönderdim. Hanım çocuklarla bir hafta sonra geldi. Şimdi baldız, hanım ve çocuklar birlikte yaşıyoruz, ama hanımın hiçbir şeyden haberi yok. Perişan karıcığım neşeleniyor ‘Bacımı İngiltereye getirdi’ diye. Bense halen fırsatını buldukça baldızı sikiyorum, ve enaz 5 yıl daha sikmeye devam edecem, kayınbirader İngiltereye gelene kadar. Gerçi pezevenk kayınbiraderi getirmeyi hiç düşünmüyorum ya…