Herşey 18 yaşımda iken başıma geldi. Konutumuzun alt katında komşumuz olan Suna teyze vardı. Eşinden bölmüş ve çocuğu olmayan 33 yaşında sarışın, uzun saçlı, bakımlı ve hoş bir kadındı. Bildiğim kadarıyla kimsesi yoktu ve annemden başka komşularıyla da görüşmez ama bize sık sık kazanç annemi tasalaşırlardı. Annem onu hem fazla beğenmez hem de bize gelmesine ses çıkarmazdı. Ama niçin öğrenmiyorum Suna teyzeyi “Erkek düşkünü azgın kadın” diye tenkit etir babamın konutta olduğu saatlerde gelmesini istemezdi. Ama Suna teyze bana karşı çok iyiydi. Hatta beni evine çağırır, gelmiyorum diye sitem ederdi. O gün mektebin ilk günüydü. Eve geldiğimde annemin kapıya vazgeçtiği anekdotu gördüm. Anekdotta anneannemin can verdiği ve annemle babamın seri memleketimize gittiği ve bu gecelik Suna teyzede kalacağım yazıyordu. Seri yola çıkmışlardı. Zorunlu Olarak alt kata Suna teyzemin evine indim. Beni görünce çok neşelendi ve önlüğümün çok yakıştığını söyledi. Mektebin ilk günüydü ve bugün önlüğümü ilk kere giymiştim. Güçle bana harçlık dahi verdi ve elini uzatarak öpmemi istedi. Bende suna teyzemin elini öptüm. Bu gece onunla kalacaktım. Mektebin ilk günü olduğu için dersim yoktu. Azıcık televizyon izledim ve sonra yemek yedik. Suna teyze masayı topladıktan sonra yanıma geldi. Evinde olduğum için mutlu olup olmadığımı sordu. Mutluyum ama gene de annemi özledim dedim. Bu yanıt nedense onu çok hiddetlendirdi. Oğulları da büyükleri gibi nankör oluyormuş dedi. Ben kavrayamamıştım ama Suna teyze erkeklere karşı çok agresif olduğunu ve intikam alacağını söylüyordu. Sonra “niçin şimdi olmasın” dedi. Bana bakışlarından hakkımda iyi şeyler düşünmediğini kavramıştım. “Sana bugüne hiç yaşamadığın şeyler yaşatacağım oğlum. ivedi yanıma gel” dedi. Ama ben başıma gelecekleri kavramış gibi gitmek istemedim. Bunun üzerine suna teyze daha çok öfkelendi ve annemin kendini sevmiş bir kokana olduğunu ama benim kaprislerime sabretmeyeceğini söyleyerek suratıma çok sert bir tokat patlattı. Bir anda neye uğradığımı donakalmıştım. Kapıdan kaçmayı düşündüysem de o çoktan kapıyı kitlemişti ve ikinci tokat suratıma indi. Hemen ayaklarıma kapan… Yere yuvarlanmamla birlikte sivri topuklu terliğini ve uzun kırmızı ojeli ayağını karnıma bastırdı. Çok canım yanıyor ama fobiden haykıramıyordum. “seni şımarık velet. İvedi özür dile benden ve hemen ayaklarıma kapan” diye bağırdı. Naçardım ve benden çok eforluydu. Sabretmeye çalıştıysam da elleri ile kafamı güçle ayaklarına doğru bastırdı ve öpmemi istedi. Öpmeyince karnıma sıkı bir tekme attı. Artık soluk alamıyordum. Onunsa ayağı azıcık çizilmişti ve kanamaya başlamıştı. Buna daha çok öfkelendi ve beni tamamen altına aldı. Katlanamayınca son soluğumla “Tamam özür dilerim” dedim. Bunun üzerine üstümden indi ama cezam bitmemişti. Bütün bir saat ayaklarını öptürmekle kalmadı. Ayrıca ayağından kan çıkan yeri ağzıma sokarak kanını emmemi ve yutmamı söyledi. O tuzlu kanını iğrenerek yuttukça yine kanatıyor ve emdiriyordu. Azıcıktan asapları geçince yanıma oturdu ve bu gece çok iyi süre geçireceğimizi söyledi. Artık ondan çok korkuyordum ve ne söylerse kesin itaat edecektim. Evvel benden anadan üryan soyunmamı istedi. Ben soyunduktan sonra uzvumu eline alıp “Ahh canım. Ne minikmiş. Kalkmıyormu bu” diye sordu. Ben Suna teyzenin ellerinde oynadığı uzvumu tanıyamıyordum artık. Zira öyle süratli ve yumuşak elliyordu elleri öyle güzeldiki aletim gitgide gelişmeye başlamıştı. Bunu görünce Suna teyzenin suratı gülmüştü azıcık. Hemen onu ağzının içine aldı. Ağzı kocaman ama sıcacıktı. Dili, dudakları durmadan dönüyor, benim uzvum ise rahatlıkla ağzına sığıyordu. Arada birkaç kere dişleri ile ısırdığında çok canım yandı ama fobiden sesimi dahi çıkartamadım. Sonra beni yanına yatırdı ve o da tamamen soyundu. Kocaman ağzıyla dudaklarımı öpmeye başladı. hakikatinde bu öpme değilde emmek gibi birşeydi. Sanki benim tüm bedenimi ağzının içine almaya çalışıyor gibi beni ağzının içini tutukluyor, dudaklarımı koparırcasına emiyordu. Soluk alamıyordum artık. Dudaklarım anlaşmıştı. Birden ağzımda onun kocaman dilini hissettim. O kadar büyük ve ıslaktıki ağzımın tamamını kaplıyordu. Çıkartmaya çalıştım ama eliyle uzvumu çekiştirip canımı yakınca bunun kabahat olduğunu kavradım. Emmemi istiyordu ve ben de tam eforumla o kocaman dili emmeye çalıştım. Dili boğazıma kadar girmişti ve neredeyse kusacaktım. Uzun müddettir tuvalete gitmemişti… Sonra artık bundan bunaldı ve beni altına aldı. Şimdi sen beni mutlu edeceksin çocuğum dedi. Başımı ellerinin arasına aldı ve bacaklarını açarak ağzımı iki bacağının arasındaki uzvuna doğru bastırdı. Burası ilk kere gördüğüm bir manzaraydı ve o yaşıma göre iğrençti. Üstelik perişan kokuyordu. Oysa bunları düşünmem dahi kabahatti ve birden yeni bir tokatla sarsıldım. “Emsene sümsük çocuk” dedi. Ağzım tekerrür onun uzvundaydı ve başımın üzerine oturmuştu. Hemen tam eforumla orasını emmeye, yalamaya başladım. Üstelik yaladıkça orası arınılıyor ve koku eksiliyordu. Ama gitgide daha çok emdikçe ağzımın içine akışkanlar girmeye başlamıştı. Orasından öyle çok sarı akışkanlar akıyorduki hepsini yalayıp yutmamı istedi. Ben yalayıp yuttukça sürekli yeni akışkanlar geliyor ve Suna teyzenin uzvu titriyor, kasılıp duruyordu. Üstelik başım bacaklarının arasında sıkışıp kalmıştı ve boğulacak gibiydim. Gene de sabaha kadar orasını bana öptürdü ve emdirdi. Artık ağzımın içinde yalnızca onun tadı vardı ve bu tad hiç ağzımdan gitmeyecekmiş gibi seziyordum. Meğerse yanılmışım. Saatlerdir kasılıp durmuş ve artık kasılmalar bitmişti. Ama ağzıma yeni bir akışkan akmaya başladı. Kurtulmaya çalıştımsa da beni bacaklarının arasına tamamen tutuklamıştı ve kıpırdayamıyordum. Ağzımı orasına yapıştırmıştı ve içine işiyordu. Hepsini yutacaksın deyince zorunlu olarak lıkır lıkır içtim. Ama o kadar uzun müddettir tuvalete gitmemiştiki belki ağzımın içine 5 dakika işedi. Midem altüst olmuştu ama işkence bitmemişti. Evvel beni banyoya götürdü ve ağzımı yıkadı hatta azıcık kusmama izin verdi. Bütün gevşemiştim ki birden başımı gene altına aldı. Bu kez poposunun deliğini ağzımı yaklaştırdı. Burası daha perişan kokuyordu. Ama zorunlu olarak orayıda yalayarak arındım ve bütün işim bitmiştiki ağzımın üzerine iğrenç bir koku ile osurdu ve birden o deliğin açıldığını gördüm. Kurtulmam olanaksızdı ve ağzımın üzerine iyice bastırmıştı. Birden o kahverengi pisliği ağzımın içine dolmaya başladı. Evvel katı katı sonra ise cıvık bir biçimde geldi pisliği. Soluk almak için onları ya çeper güç ağzımdan dışarı atıyor azıcığını ise zorunlu olarak yutuyordum. İşi bitince poposunu suratıma sürterek pisliğini her tarafıma bulaştırdı. Sonra ayağı ile ağzımın içine ittirerek hepsini tek tek yutturdu. Bu gecenin ardından annemler ertesi günde gelemediler. İşleri uzamıştı ve nasılsa beni Suna teyzeye emanet etmişlerdi. Ertesi gün kimseye birşey söylemememi yoksa beni çok daha fazla cezalandıracağını söyledi. Ben o fobiyle senelerce kimseye bir şey söylemedim. Ama Suna teyzeyi her gördüğümde fobimden ona çok hürmetli davrandım. Hatta arada beni saklıca evine aldığında kezlerce ağzımda güçle orgazm oldu. Hiç sesimi dahi çıkarmadım. Şimdi mi? Şimdi o artık 50 yaşında bir kadın ve ben ondan daha eforluyum. Ama öyle korkmuşumki sürekli beni aynı biçimde kullanmasına ses çıkaramıyorum. Ve 15 yıldır sürdürdüğüm ağzımla orgazm etme görevime devam ediyorum. Arada tuvalet olarak kullanması da cabası