Ailenin tek çocuğuyum. Ailem mutaassıp bir yapıya sahiptir ve beni yetiştirirken de böyle yetiştirmişlerdir. Parasal gidişatımız babamın işinden dolayı iyi sayılabilir. Başka Bir Deyişle hiç bir şeyin eksikliğine sürüklememişizdir. Fakat bundan 5 yıl evvel babamı bir trafik kazasında kaybettikten sonra, her şey tersine dönmeye başladı. Trafik kazasından aldığımız tazminat da belirli bir vakitten sonra suyuna sürüklemişti. Buna bağlı olarak elimizdeki tek konutu da satarak, varoş diyebileceğimiz bir yere taşındık. Yeni taşındığımız mahalle erkek popülasyonun çoğunlukta olduğu, erkek hakimliğinin karar sürdüğü bir yerdi. Bekar erkeklerin ve cadde ortasında ipe sapa gelmiyecek meseleler suratından karılarını hırpalayan maçoların yaşadığı bir yer kısacası. Mahelledeki hiç bir kadın bu koca cefasına itiraz edebilecek yapıda değildi.
Annem, kapalı, 1.70 boylarında, balık etli, ince beline oranla fantastik derecede büyük götü kocaman ve yaşına bağlı olarak sarkmış memeleri olan bir kadın. Semtimizde bir dul kadının oğlu ile yalnız yaşaması herkesin dikkatini bize üzerimize sürüklüyordu. 2-3 ay geçtikten sonra semtin esnafıyla ve oturanlarıyla sıkı fıkı olmuştum. Semtte benim gibi genç insan yoktu. Ya büyük adamların daha ilkokula giden çocukları, yada 35 yaşından alt olmayan koca koca adamlar. Ben de zorunlu olarak bunlarla dostluk yapmaya başlamıştım. Çoğu boş dolaşır, kendilerinin yerine karıları çalışır. Bir araya geldiğimiz zaman, mevzu sağda solda siktikleri kadınlarla yatakta yaşadıkları yada buna eş hikayeler. Gece yarısından sonra toplu halde kahvehanede pornofilmleri izlenir.
Bir gün kahvehanede otururken, yan masada bizim semtimizden 4 şahsın bir şeylerden konuştuğunu farkettim. Kulak davetliyi olunca dinlediklerime inanamadım. Bu sefer bahsettikleri kadın benim annemdi. Konuşmalarında özellikle annemin götünden bahsediyorlardı. Birisi hayatında bu kadar büyük göt görmediğini, annemi götten sikebilmek için herşeyini verebileceğini söylüyor, ötekiyi annemden ‘Orospu’ olarak bahsediyor, son zamanlarda ulusu azdırmak için özellikle dar kıyafetler giyerek tam hatlarıyla götünü ortaya çıkardığını söylüyor, öteki ikisi ise akşamları karılarını annemi düşünerek siktiklerini, ama hiçbir biçimde tatmin olmadıklarını anlatıyordu. Anlatılanları dinledikçe başımdan alt kaynar suların döküldüğünü sandım. Semtteki tam erkeklerin böyle düşündüğünü varsayım edebiliyordum. Zira annem her semtten geçerken, konuşmalarını yarım vazgeçip anneme sikecekmiş gibi bakıyorlardı. Şimdi kalkıp hiç kimseden hesap soramazdım. Hemen eve gidip anneme de bir şey diyemezdim, ama giyimi mevzusunda onu uyardım. Zira ben de farkediyordum, annem daha dar kıyafetler giymeye başlamıştı.
Daha sonraki günlerde semtteki herkesin korktuğu, semtin ağası sayabileceğimiz Cevdet ağabey, bana imalı imalı bir şeyler anlatmaya başladı, “Bak herkesin gereksinimleri vardır, bu gereksinimlerin de bir an evvel giderilmesi gerekir. Bunlar yalnızca parasal gereksinimler değildir, Cinsel gereksinimler de olabilir.” dedikten sonra, daha sarih, sanki çok olağan bir olaydan bahseder gibi, yalnızca destek etmek için konuşuyormuş gibi, “Bizim semtte birer ağabeylerin olarak farkettiğimiz bir vaziyet var. Annen bu semtin yalnız kadınlarından biri, uzun zamandır da erkeksiz ve bu surattan gereksinim dinlediği için kendini göstermeye çalışıyor. Biz bunu fark ettik. İleriki zamanlarda bu istekler annen için de dayanılmaz istekler olur ve bizim ve senin istemiyeceğin şeyler yapabilir. Onun için buna bir derman bulalım. Bizi sakın yanlış anlama!” dedi. Ne diyeceğimi donakaldım. Korktuğum için de bir tepki veremiyor, suskunca dinliyordum. Daha sonra ne yapılması gerektiğini sordum. O’da sarih sarih, hiç sözü dolandırmadan, “Annenin ateşini almak için ben onu sikerim!” dedi.
Daha fazla dayanamadım ve “Sen ne diyorsun ağabey!” diyerek çıkıştım. O ise daha sert tepki vererek, “Ne başka bir deyişle, birkaç ay sonra dışarıdan erkekler gelip mi anneni siksin istiyorsun? Buna bizim semtte izin vermem!” dedi. Sonra daha ılıman biçimde, “Bunu sen de istemezsin dimi? Bak böyle daha hoş olacak, ne şiş yanacak ne kebap!” dedi. Daha fazla sabretmenin bir manası yoktu, hiçbir şey yapamıyacaktım. Çete gibi bir semtin ortasında oturuyordum. “Peki annem nasıl ayarlanacak? Benden daha aşırısını istemeyin!” dedim. “Sen he de, gerisini merak etme, o kısmı biz hallederiz! Annenin de çok güzeline gidecek ve çok mutlu olacak!” dedi. Ordan çıktıktan sonra kafam allak bullak olmuştu. Resmen annemi pazarlamıştım, hemde bedavaya. Annem bunu asla kabul etmeyecek diye düşünüyor, nasıl olacağına us erdiremiyordum.
Birkaç gün sonra yeniden ben Cevdet ağabey ile bakkalında otururken, annem ordan geçiyordu. Cevdet ağabey, “Şimdi annenin sorununu halledelim…” deyip bakkaldan koşarak çıktı ve bakkala annem ile beraber geldi. Beni orada görünce annem de bakkala gelmiş. İlk evvel anneme havadan sudan sorduğu suallerden sonra Cevdet ağabey bana saklıca ‘kapının önüne çıkmamı, şimdi anneme o mevzuyu kalemtıraşını, onun için burada durmamamı ve de bakkala hiç kimseyi sokmamamı’ söyledi. Ben de bütün bakkaldan çıkarken ne diyeceğini merak ettiğim için rafların arda saklanıp onları dinlemeye başladım. İlk konuştuklarını dinleyemedim, ama kavradığım kadarı ile annemi bakkala olan borçları suratından tehdit ediyor, onunla uyumasını istiyordu. Yoksa borçların karşılığı olarak beni öldüreceğini söylüyordu. Annem sonunda tam ağlamaları arasında kabul etti ve bu olayın hiç bir biçimde başkaları tarafından, özellikle benim tarafımdan dinlenmemesini istedi. Daha sonra annemi kolundan yakalayıp bakkalın arka tarafına götürdü. Ben de sesiz adımlarla o tarafa gittim. Bu kısmı bakkaldan asılı bir perde ayırıyordu. Perdeyi hafif bir biçimde aralayıp izlemeye başladım.
İlk evvel Annemi ayakta art dönük bir biçimde kasalara dayadı ve kafasınan bastırarak öne eğilmesini sağladı. Sonra sırasıyla eteğini, külotlu çorabını, korsesini ve külodunu alt indirdi. Şimdi annemin götü tam azametiyle Cevdet ağabeyin gözü önündeydi. Özellikle o kocaman götünü eteklerinin içine sığdırmak için giydiği korseyi Cevdet ağabey alt sürüklediğinde, götünün yanakları löpür löpür sallanmaya başladı. Cevdet ağabey annemin götünü avuçlamış, çok sert bir biçimde yoğuruyordu. Annem dayanamayıp, asapla, “Hadi artık, sikeceksen sik!” dedi ve ardından Cevdet ağabey annemin amına sert bir biçimde soktu ve gidip gelmeye başladı. İlk baştaki annemin Of’lamaları Oh’lamalara, suratındaki nefret ifadesi de utanma ile karmaşık mutluluk gülümselerine döndü. Cevdet ağabey takribî 5-6 dakika kadar Git-Ggel’den sonra annemin götünün üzerine boşaldı. Cevdet ağabey derlenirken, annem hali hazırda kendinden geçmiş bir biçimde kasalara dayanmış duruyordu.
Cevdet ağabey anneme, “Nasıl? Senin de güzeline gitti değil mi, itiraf et. Bunca yıl hiç bir kadın yarraksız yapamaz!” diye sordu. Annem, “Ben de hiç kavramadım, sen içimde gidip kazançken sezdiklerim bir anda büyük bir hazza dönüştü…” diye yanıt verdi. Cevdet ağabey, “Olağan olan bu, bunda garip olan bir şey yok, artık ne zaman istersem gelceksin ve seni sikeceğim!” dedi. Annem, “Tamam, ne zaman istersen beni sikersin, ama sakın oğlum dinlemesin!” dedi. Cevdet ağabey, “Sana ne zevkler tattıracağıma inanmıyacaksın. Şimdi giyin ve burdan hemen çık!” dedi. Gördüklerime inanamıştım. Cevdet ağabey kansızlık bir hoş sikmişti ve artık her istediğinde tıpış tıpış sikecekti. Hemen dışarı çıktım, sanki kapının önünde bekliyormuş gibi yaptım. Ve annem bakkaldan çıkarken ona görünmemeye çalıştım. Ardından hemen bakkala girdim. İçeri girer girmez Cevdet ağabeyin yanına gittiğimde, bana, “Oğlum senin annen yarrağa susamış, sayemde seni büyük dertden kurtardım. Artık ara ara anneni sikeceğim!” dedi. Artık bunu kabullenmekten başka yapabileceğim bir şey yoktu ve ben de bunları çok olağan bir şey gibi karşılamaya çalışıyordum.
Cevdet ağabeye, “Nasıldı? Başka Bir Deyişle nasıl kabul etti?” diye sordum, ne diyeceğini çok merak ediyordum. Cevdet ağabey, “Annen sanki bir erkekten böyle bir öneri bekliyordu, söyler söylemez kabul etti. Ama senin annendeki götü hayatımın bu zamanına kadar hiçbir kadında görmedim, bir cinsli usumdan çıkartamıyorum. Her zaman anneni burda sikemiyeceğim, bundan sonra size gelip sikeceğim, tamam mı?” dedi. Ben, “Ama nasıl olur, annem benim öğrenmemi istemiyordu. Böylece annem benim bunu bildiğimi bilmek zorunda kalır…” dedim. O da, “Ne olacak, bilsin, bunu ben ona sarihlerim. Sen merak etme!” dedi. Bakkaldan çıkıp eve doğru giderken hala gördüklerim usumdan çıkmıyordu. Eve gider gitmez odama çekildim. Delirmiş gibiydim. Semtteki bireyleri öldürmek usumdan geçiyordu, ama bunu yapmam ihtimalsizdi. Birisini öldürsem semtin öteki erkekleri beni Polis gelene kadar yok ederlerdi. Hiçbir kurtuluş yolu bulamıyordum. Daha sonra düşününce, ben kendimi niçin paralıyordum ki? Annem dünden razıydı. Alan memnun, veren memnun. Artık asaplarımı dağlayıp, herşeyi kabullenmeyi ve böyle yaşamayı sınayacaktım.
Birkaç gün sonra yeniden bakkala gitiğimde, Cevdet ağabey, “Hazır geldin, anneni çağırıyım da, hem bundan sonraki yapacaklarımız için konuşurum, hem de sen bakkala kimseyi sokmazken ben de anneni sikerim!” dedi ve annemi aradı. Birkaç dakika sonra annem bakkala gelmişti. Beni görünce sanki bir şey alacakmış gibi davranmaya başladı. Cevdet ağabey de göz işaretiyle dışarı çıkmamı istedi. Ben de yeniden çıkar gibi yapıp rafların arda saklandım ve onlar arka tarafa geçtiklerinde perdeyi aralayıp saklıca izlemeye başladım. Arka tarafta minik bir yatak vardı. Annem yatağın üstünde köpek pozisyonunu almış, Cevdet ağabey de arda geçmişti. İlk evvel annemin eteğini yukarıya kaldırdı ve herşeyini alt indirerek götünü ortaya çıkardı. Annemin kafasını alt bastırarak götünün daha yukarıya dikilmesini sağladı. Annemin götüne sert bir şaplak indirdikten sonra, tam götünü yalamaya başladı. “Senin götünden hastalanıyorum, o günden beri hiç usumdan çıkmadı!” dedi. Annem, “Ben de ne palavra söyleyim, ertesi gün senin arayıp beni sikmeni bekledim, bundan sonra beni hergün sik!” dedi. Cevdet ağabey, “Hergün seni sikmem muhtemel değil, ama buna bir derman buluruz. Boşver bunları da, şimdi seni sikerken bunun zevkini çıkarmaya bak!” dedi ve sikini sert bir biçimde annemin amına soktu.
Cevdet ağabey annemin amına süratli süratli gidip kazançken, annem zevk çığlıkları atıyordu. 5-6 dakika sonra yeniden annemin götünün üzerine boşaldı. Cevdet ağabey derlenirken, “Artık burda olmaz, ben seni sikeceğim zaman size geleceğim!” dedi. Annem, “Olmaz, o zaman oğlum anlar!” dedi. Cevdet ağabey, “Sen merak etme, bunu artık oğlundan saklayamazsın, hem saklamana da gerek yok, o da anlayacaktır. Bu senin lüzumun, yemek yemek su içmek gibi, ben de sana takviyeci oluyorum!” dedi. Annem, “Olmaz, sonra oğlumun yüzünü nasıl bakarım?” dedi. Cevdet ağabey, “Merak etme diyorum, hiçbir şey düşündüğün gibi olmıyacak. Yarın akşam size geleceğim ve seni orda sikeceğim!” dedi. Annem, “Tamam, nasıl istersen hallet, ama kesinlikle yarın gel sik beni!” dedi. Ben hemen çıktım. Annem bakkaldan çıktıktan sonra içeri girdiğimde, Cevdet ağabey bana, “Yarın akşam seninle beraber size gideceğiz. Artık annen senin herşeyi bildiğini öğrenecek ve yarın sizde anneni sikeceğim. Yarın akşam bakkala gel!” dedi.
Ertesi akşam dediğini yaptım, akşam olunca bakkala gittim. Beraber bakkalı kapayıp, bize gittik. Eve girince, annemin bana bakarken suratının kızardığının farkındaydım. Üçümüz oturma odasına oturduğumuzda, Cevdet ağabey annemi yanına çağırıp, kucağına oturttu. Anneme, “Ben oğlunla konuştum. O da anlayışla karşıladı!” deyip, bana da, “Öyle değil mi?” diye sordu. Ben de, “Evet Cevdet ağabey, sen nasıl uygun görürsen!” dedim. Bu arada elini annemin eteğinin altından içeri sokmuş, annemi okşuyordu. Daha sonra, “Hadi artık sen odadan çık da, ben anneni sikeyim!” dedi. Ben odadan dışarı çıktım…
Ben yan odada otururken, içerden Cevdet ağabey beni çağırdı. İçeri girdiğimde, Cevdet ağabey annemin bacaklarını omzuna almış, bu pozisyonda annemi sikiyordu. Cevdet ağabey bana, “Çok terledim, bana su getirsene!” dedi. Ben de ona su getirdim. Suyunu içtikten sonra kaldığı yerden annemi sikmeye devam etti. Bu sırada ben de odadan çıkmadım ve onları izlemeye başladım. İkisi de hiçbir biçimde rahatsız olmamıştı. Birkaç dakika sonra yarrağını annemin amından çıkarıp memelerinin üstüne boşaldı…
Doğrulup koltuğa oturduktan sonra, anneme, “Sen hergün sikişmek istiyorsun, ama buna benim eforum yetmez, onun için düşündüm, semtteki öteki erkekler de seni sikecek ve bir gün bile boş kalmayacaksın. Yarın ben birkaç dostu toplar kazancım!” dedi. Annem, “Ama bunu yaptığımızı herkes öğrensin istemiyorum. Sikeceksen bir tek sen sik beni.” dedi. Cevdet ağabey, “Ne olacak, ha ben, ha başkası? Sen gelenin altına yat ve zevk almaya bak. Ne diyorsam onu yapaksın, anlaşıldı mı?” deyince, Annem daha fazla bir şey diyemedi. Benimse artık hiç umrumda değildi. Annem, “Tamam o zaman, yarın akşam kazançsınız…” dedi. Azıcık sonra da Cevdet ağabey evine gitmişti. Ben de anmem ile hiç konuşmadan odama gidip yattım.
Ertesi akşam konutta otururken zil çaldı. Cevdet ağabeyin geldiğini varsayım edebiliyordum, ama kapıyı açınca, ondan başka 3 erkek daha görünce şok oldum. Sanki evsahibi Cevdet ağabeymiş gibi, öteki bireyleri alıp oturma odasına geçti ve oturdu. Bana, “Annen nerde? Anneni çağır, konuk getirdim!” dedi. Bütün o sırada annem içeri girmişti. Cevdet ağabey annemi kolundan yakaladığı gibi kucağına oturttu ve “Bak bugün seni hep beraber sikeceğiz. Zevkten delireceksin. Şimdi geç ortaya da hemen soyun!” dedi. Annem denilenleri yaptı ve anadan üryan soyundu. Bu arada tam erkekler yarraklarını çıkarmış, ağızlarının suyu akıyordu. Birisi hemen annemi kafasından yakaladığı gibi yarrağını ağzına verdi. Daha sonra annemi yere yatırdılar ve bir ötekiyi annemin amına sokmaya başladı. Cevdet ağabey, “Bu böyle olmuyor, kaldırın kadını, tost yapalım şunu. Ben götünden sikecem, biriniz amından sikersiniz, ötekileri de ağzına verir. Sonra sırayla yer değiştiririz!” dedi. Annem, “Ama ben bu zamana kadar hiç götümü siktirmedim…” dedi. Cevdet ağabey, “Ne olacak işte alışırsın, gel sen şimdi kucağıma otur!” dedi. İşte o zaman dikkat ettim ki, Cevdet ağabeyin yarrağı fantastik derecede kalın ve 20-25 cm büyüklüğünde bir aletti.
Annemi kolundan yakaladığı gibi üstüne sürükleyip götüne yüklenmeye başladı. Cevdet ağabeyin yarrağının başı annemin götüne girmiş, Annem acıyla çığlıklar atıyor, ama yinede tamamını içine alamıyordu. Bütün bu sırada birisi annemin omuzlarından bastırarak annemi alt doğru ittirince, yarrağın tamamı sert bir biçimde annemin götüne girdi. Bu sırada annemin gözünden yaşlar aktı ve tiz bir çığlık attı, ama hemen ardından çok derin bir ‘Ohhhhh!’ çekti. Az sonra öbürü de annemin amına soktu. Öteki iki birey de annemin ağzına veriyordu. Mutasyonlu olarak annemin ağzına verdiler, götünden ve amından siktiler, sonra hepsi birden yarraklarını annemin suratına doğru döndürüp 31 sürüklemeye başladılar. Cevdet ağabey bana, “Gel annenin burnunu sık ta ağzını tamamen açsın!” deyince, ben de annemin burnunu sıkıp, ağzını kocaman açmasını sağladım. Ve sırayla hepsi döllerinin tamamını annemin ağzının içine boşalttılar. Cevdet ağabey annemin çenesine bastırarak ağzını kapatıp, “Şimdi hepsini yut!” dedi. Annem zorlansa da ağzındaki tam dölleri büyük bir iştahla yuttu…
Cevdet ağabey anneme, “Artık sen Semtin Orospusu’sun, her gelen seni dilediği gibi sikecek. Sen tam gün konutta otur, tam lüzumlarınızı biz karşılayacağız!” dedi. Annem ise kendinden geçmiş bir biçimde, “Yeterki beni aksatmadan hergün sikin, gerisi kabulümdür!” dedi. Sonra giyinip, konutlarına gittiler. Ertesi günlerde daha deli, daha akla gelmeyecek biçimlerde annemi siktiler. Annem artık bütün bir yarrak deliyi ve Semtin Orospusu olmuş, gözü sikişmekten başka bir şey görmüyordu…