Üniversite seneleri iyidir. İnsanların artık ergen olduğu, ama hemen hemen her mevzuda da sorumsuz olduğu senelerdir. Hele hele aileden değişik bir şehirde talebeyseniz hem kızlar, hem de erkekler için tamamen hürlük seneleridir. Ben de üniversiteyi ailemden değişik bir şehirde, Ankara’da okudum. Araba yok, babam lisede ne kadar faal olduğumu bildiği için, başına geleceklerden korktuğunu düşündüğümden, ev yok. Ama bende mükemmel bir azim var. O senelerde mektepte Mersin’li bir sevgilim var. İsmi Hayrinisa…
Mektepte ilk günlerimiz. Dostlarımızla yeni yeni tanışıyoruz. Derken aradan 1 – 2 hafta geçti. Hayrinisa ile çıkmaya başladık. Kız anasının gözü. Sınıfın en sexi, en orospu görünüşlü kızı. Eee, ben Ankara’ya evvel sikişmeye, sonra okumaya gitmişim. Bir de Talat isminde yakın bir dostum oldu. Ailesi almancı. Talat benden 10-12 yaş büyük. Ailesi Almanya’da ama o Ankara’da oturuyor. Beni kardeşi gibi görüyor, devamlı hayat dersleri veriyor. Hayrinisa’yı hiç sevmiyor. Ben ona tasamı anlatıyorum ama bana; erkeklerin de namusu olur, o kız sana hiç yakışmıyor filan gibi absürt şeyler söylüyor. Onun tuzu kuru tabi. Ankara Üniversitesinde kız dostu var, kumpaslı olarak hafta 2 – 3 kere çatır çatır sikişiyorlar. Talat’dan evin anahtarını istiyorum, Hayrinisa sana yakışmıyor diyor, bir cinsli vermiyor.
Devamlı fırsat gözlüyorum. Derken o fırsat ayağıma geldi. Bir Cumartesi akşamı sınıfça Ata Kule’ye bara gittik. Belirli Hayrinisa o gece yanıyor. Ben sikmesem, kesin başkası sikecek. Talat’ta hep aynı terane. Başkası sikerse siksinmiş. Gece bitti. Talat yeniden evine bizi davet etmedi. Neredeyse ben her gece Talat’larda kalıyorum ama sevgilimle kabul edilemiyorum. Allahtan Necati var. O da sınıfımızdan bir çocuk. Son servis de gitmiş. Bize nasıl döneceğimizi soruyor. “Sabaha kadar bekliyeceğiz” Yapacak başka bir şey var mı? Çorbacılar, börekçiler mekanımız olur artık. Allahtan Necati vicdanlı. Bizi alıyor, babasının ofisine götürüyor. Sabaha kadar burada takılın artık diyor ve evine gidiyor. Necati Ankaralı. Ailesiyle kalıyor. Keşke ailesinden ayrı bir evi olsa.
Ofiste tek karakter bir yatak var. Daha iyi içten olur. Hayrinisa ile yatağa yattık. Azıcık sonra olacakları ikimiz de öğreniyoruz. Soluklar çok süratli. Çok uzun zamandır bu anı bekliyorum ve öğreniyorum ki o da bu anın peşinde. Hiç süre kaybetmeden direk dudaklarına yumuldum. Azıcık öpüştük. Ama öpüşmek istemiyorum. Tamam sonra uzun uzun öpüşürüz ama evvel benim bir gevşemem gerekli. Boynuna iniyorum, çok hoş bir parfümü var. Kaç saat geçti, hali hazırda kokusu geçmemiş.
Bizim Hayrinisa’nın göğüsleri çok kocamandır. Elliyorum. Üsten üstten kokluyorum. Onda belirli bilinmeyen hırıltılar. Gömleğini yırtarcasına açıyorum. Sütyenini bir çırpıda çıkartıyorum. Yumuluyorum memelerine. Kocaman. Mükemmel memeler. Uçları ceviz gibi, sepsert. Altlara inmek, temel işi yapmak istiyorum ama ne olası. Memelerden parçalayamıyorum ki. Herhalde memelerini yarım saat kadar yaladım, avuçladım, okşadım, kokladım. Derken altlara indim. Göbek. Bir 5 – 10 dakika da oralarda takıldım. Kızın da iyice tava gelmesi gerekli artık. Kotunu çıkartacağım, ellerimi tutyor. Allah allah? Niçin nazlanıyor ki? “Noluyor?” diyorum, “İstemiyorum.” diyor. Nasıl istemez? Bu kadar zaman onca şeyi yap, sonra; ‘İstemiyorum’. “Tecavüz ederim valla!” dedim. “Haykırırım, avazım çıktığı kadar!” dedi.
Haykırırsa bağırsın. Gözüm dönmüş bir kere. Ama arada Necati var. Babasının ofisindeyiz. O olmasa ben yapacağımı öğrenirim. Bana da artık yalnızca tirip yapmaktan başka bir şey kalmıyor. Yataktan kalkıyorum, arkamı dönüyorum, bir sigara yakıyorum. “Ne başka bir deyişle bakire misin?” diyorum, “Hayır…” diyor. “Eee kızım tasanın ne o zaman?” diye soruyorum, “İstemiyorum işte yaaa…” diyor. Sikecem ama onun nazını. Demek ki iyi tava getiremedim kızı. Yarak diye yanmıyor. Kalkıyorum, odanın içini geziyorum. “Gel. Tamam vereceğim.” diyor. Kaltak, meğerse namus nazı yapıyormuş. Öpüşmeyle, memelerle bu sefer süre kaybedemem. Direk yatağa yaklaşıyorum. Yatağa dahi girmeden kotunun düğmesini çözüyorum. “Oha!” diyor. “Vazgeç şimdi ohayı mohayı. Çıldırttın beni!” diyorum. Pantolonunu çıkartıyorum, içinde don yok. Hiçbir zaman don giymezmiş. Ben de çırıl üryan soyunuyorum. Yanına uyuyorum.
Çılgınlar gibi onu sikmek için can veriyordum. O da hazırdı. “Hadi gel artık!” dedi. Doğruldum. Direk bacaklarını açtı. Arasına girdim. Hiç tükürüklemeye filan lüzum yoktu. Amcığının arasına yasladığımda direk içine kayıverdi. Sanki yeniden kompleks yapacak siktirmeyecekmiş fobisiyle süratli süratli gidip geliyordum. Kan ter içindeydim. Ofis çok sıcaktı. O senelerde saçlarım da omuzuma gelecek kadar uzundu. Devamlı önüme dokülüyor zati sıcak olan civarı daha da sıcak yapıyordu. Bir ara durdum. Hayrinisa’nın lastik tokası yatağın kenarında duruyordu. Aldım, içinden çıkmadan saçlarımı arkadan topladım. “Sıcak mı geldi?” dedi. Belirli bilinmeyen bir “Hıı…” dedikten sonra süratle görevime devam ettim. Hayrinisa’nın kocaman memeleri lümbür lümbür sallanıyordu. Bir yukarıya bir alt, bir yukarıya bir alt…
O kadar tahrikten ve süratle gidip gelmelerden sonra boşalacaktım artık. Vaziyeti fark etti, “Sakın içime boşalma!” dedi. Kafamla “Tamam” işaretini yaptıktan sonra süratle içinden çıktım ve amcığının üzerine oluk oluk boşaldım. Boşalırken de hepsi içinden çıksın diye 31 yapıyordum. İğrenmişti. Kırışık bir ifadeyle tamamen boşalmamı bekliyordu. “Çok tez boşaldın. Ben bir şey kavrayamadım!” dedi. “Olsun canım, bu daha birinci. Sabaha kadar buradayız. Hatta pazar günü de buradayız. Daha çok sevişiriz.” dedim. Gerçekten de öyle oldu. Sabaha kadar 4 – 5 kere sikiştik. Tam pazar günü de sikişmekle geçti. Pazar günü kaç kere sikiştiğimizi hatırlıyamıyorum dahi. Ama bir problem vardı. Devamlı aynı pozisyonda sikişiyordu. “Kızım arkanı dön.”, “Olmaz!”. “Yandan vereyim?”, “Olmaz!”. “Domal.”, “Olmaz!”. “Ağzına al.”, “İğrenç, kesinlikle olmaz!”. “Peki sen üste çık.”, “Yorulurum, olmaz!”. Hep o sırt üstü, bacaklarını açar. En fazla bacaklarını omuzuma koyar. O da bacakları yorulunca. “Yaa bari şu bacaklarını belime dola.”, ona da, “Olmaz!” dedi.
“La havle!” dedim ama tam gece ve pazar günü süresince görevimi noksansız yerine getirdim. Her istediğinde yılbaşı hindisiymiş gibi devamlı içini doldurdum. 2. ve sonraki sevişmelerimizde o da tatmin olmuştu. Her birinde avazı çıktığı çıktığı kadar haykırıyor, ağıza alınmayacak küfürlerle hep daha aşırısını istiyordu. Özellikle pazar günü bu işten bunalmıştım. Hatta güç gelmeye başlamıştı. Benim isteğimden fazla sikişmek istiyor, birde hep aynı pozisyonu istiyordu. Bir yerden sonra tahrik olamıyordum. Ama erkekliğe bok sürdürmedim. Her istediğinde dibine kadar yaslayıp, avaz avaz haykırdırdım. Pazar günü son otobüse yetişecek biçimde ofisten ufaladık.
Mektebe dönerken bir daha beni güç görür, bu tek pozisyon kafasıyla giderse diye düşünüyordum. Yolda o da konuşmuyordu. Ama işin tüm heyecanı da bitmişti. Pazartesi ve salı günleri hiç görüşmedik. Kendi kendime Evet, Bu iş bitti! diyordum. Derken salı akşamı aradı. Beni çok özlemiş, görmek istiyormuş. Yanına gittim. Yurdunun altınadaki kafeteryada otururken kulağıma, o gece ve günü hiç unutamadığını, koca yarağımla amını bir defa daha kanırtmamı istediğini fısıldadı. Çok tahrik olmuştum. Ama ikimiz de yurtta kalıyorduk ve sikişecek yer yoktu. “Gel. Seni odama sırçadan alacağım.” dedi. Zemin katta kalıyordu. Yurdun Arkasını gezdim. Açılan sırçadan içeri daldım. Yurt odası aynı bizimki gibiydi. 2 şahıs kalıyorlardı. Oda dostu odada yoktu. Hemen soyundu direk yatağın üzerine uzandı. “Hadi tez ol!” komutuyla ben yeniden göreve başladım. Seviştikten sonra bana çay demlemek istedi. Ketilin makbuzunu prize takar takmaz kısa devre yaptı ve tüm sigortalar attı. Yurttaki bir çok kızlar çığlık atmaya başladı. Panik halinde sırçadan kaçtım.
Birkaç gün sonra görüştük. Artık çıkmamız bitmiş gibiydi. Artık yalnızca sikişmek için birbirimizi arıyor, buluşuyorduk. Ona ‘Hep aynı pozisyondan bunaldığımı, işe azıcık renk katmamız gerektiğini düşündüğümü’ söyledim. O da bana, bu biçimde sevdiğini, başka pozisyonda yapamayacağını, istersem bir daha görüşmeyebileceğimizi söyledi. Siktir git diyemiyordum. Kumpaslı olarak buluşuyor. Yalnızca sikişiyor, başka hiç birşey paylaşmadan parçalıyorduk.
Nerelerde sikiştiğimize gelince: onun yurt odasında, kerelerce, ranzanın alt katında, üst katında. Halının üzerinde. Mektebin içindeki otobüs durağında, bankın üzerinde. Gece geç saatlerde tenha olan durağa gidiyorduk. O etek giyiyordu. Ben yalnızca fermuarımı açıp, eteğini sıyırıp hemen 5 dakikada içini dolduruveriyordum. Mektebin içinde bulunan korulukta. Ağaçaların arasında, kuytu bir yere çekiliyorduk. O yeniden etek giyiyordu. Yere uzanıp bacaklarını ayırdı mı, arasına dalıyor, hızla pompalıyordum. Kız yurdunun önünde up uzun çimenlikler vardı, gece orada yıldızları izliyoruz mazeretiyle altımıza bir battaniye, üstümüze bir battaniye, Onda yeniden bir etek, pompala da pompala… Kız yurdunun altındaki kafeteryanın tuvaletinde. Geceleri yüksek rektörlük binasının asansöründe. Sabaha kadar sarih olan bilgisayar labaratuvarına giderken boş bulduğumuz sınıflarda. Öğretmenlerin kürsünün üstünde, kürsülerin altında. Sıraların üstünde. Belki şimdi usuma gelmeyen daha nice yerlerde…
Şimdi düşünüyorum da; o kadar saçma sabuk yerlerde yaptığımız sikişlerde iyiki hiç tutulmadık. Yoksa bizi kesin mektepten atarlardı. Evdekilere cevap dahi veremezdik. Hayrinisa ile hep tek pozisyonda sikişiyorduk, bu bende başlarda soğukluk yapmıştı. Fakat böylesine anormal yerlerde benimle sikişebiliyor olması, ben de anormal derecede coşku uyandırıyordu. Artık aramızda hiç sevgi kalmamıştı. Basmakalıpta görüşmüyorduk. Yalnızca seks için için buluşuyor. Neredeyse hiç bir şey konuşmuyor, yalnızca hayvanlar gibi sikişiyorduk. Onu beğenmiyordum. Ama bir cinsli de hayır git, artık görüşmeyelim diyemiyordum. O sekse bir cinsli doymayan, devamlı amının içinde yarakla gezmek isteyen birisi haline gelmişti. Hemen hemen her gece buluşuyor, anormal bir yerde sikişiyorduk. Sanki onun seks kölesi haline gelmiştim. Hep aynı pozisyondan bunalmıştım, fakat her çağırdığında ona hayır diyemiyordum. Her çağırdığında kuzu kuzu gidip, uzun uzun amını yarakla dolduruyordum.
Derken doğum günüme geldik. ‘Bana mükemmel bir doğum günü sürprizi hazırladığını’ söyledi. Ben iç çamaşırı filan bekliyordum. Beni 4 yıldızlı bir otele davet etti. Oda numarasını verdi. Kata çıktım, odayı buldum. Kapıyı çaldıktan klasik sonra açtı. Varsayım ettiğim üzere üzerinde çok iç gıcıklayıcı bir çamaşır vardı. Yanlız şok olmuştum. Oda dostu Selin de odadaydı. Selin’in üzerinde kot pantolon ve t-shırt olduğu halde yatağın üzerinde oturuyordu. Daha Öncekinden beri Selin’i zati hep hoşlanırdım. Hayrinisa bana dönerek, “Bu gece üçümüz bu odada beraberiz. Sabaha kadar hiç durmadan sevişeceğiz. Ama sabah olduğunda her şey bu odada kalacak tamam mı?” dedi. Şoktaydım. “Tamam.” dedim. O da Selin’e dönüp, “Gördün mü? Hiç bir erkek bu işe hayır demez.” dedi. Yatağa ilişeyim dedim. “Olmaz. Evvel sen şu çekyatın üzerinde azıcık otur. Bak bakalım biz yurt odasında sabahlara kadar neler yapıyormuşuz…” dedi.
Selin’in resmen üzerini sıçradı. Kızın t-shırtını bir çırpıda çıkarttı. Minik ama dik memelerine resmen yumuldu. Kendi koca memelerini onunkilere çarptırıyor, avucunu tükrüklüyor, kızın memelerini avuçluyor, göbeğini yalıyordu. Birden kızı sert bir hücumla yatağa sırt üstü devirdi. bacaklarının arasına kafasıyla girdi. Dilini kocaman çıkartmış sert sert dilini amına vuruyordu. Selin iyice zevklenmiş kesik kesik inliyordu.
Artık yarağım pantolonuma sığmıyordu. Sabredemedim önümü açtım. Yarağımı çıkartıp okşuyordum artık. Selin vaziyeti fark etti. Kafasını kaldırıp bana doğru gelmek istedi. Hayrinisa onu yatağa doğru itti. Selin “Yazııık kıız!” dedi ve bana doğru geldi. Oturduğum kanapenin önünde 4 ayak üstünde durdu. Gözleri kapattım. Yarrağımda sıcaklık sezdiğimde tekerrür açtım. Selin yarrağımı ağzına alıyordu. Kafasını yukarıya kaldırdı, gözlerimin içine baktı, ağzından çıkarttı. “Valla Hayrinisa’nın dediği kadar var, bir yandan kendimi siktirmek için sabırsızlanıyorum, bir yandan da nasıl alacağımı öğrenmiyorum!” dedi. Hayrinisa o sırada Selin’in arda geçmiş orta parmağını devamlı Selin’in amına sokup sokup çıkartıyordu. “Nasıl ama? Dediğim kadar varmış ama di’ mi?” dedi.
Artık benim daha faal olarak takıma katılmam gerekiyordu. Ayağa kalktım. Onlarda benimle beraber ayaklandılar. Yatağa geçtim. Selin’i yatırıp, amını yalamaya başladım. Hayrinisa bize izliyordu. “Gel. Ağzına al.” dedim. Yeniden, “Olmaz!” dedi. “Sen öğrenirsin!” dedim, yuttum yarağı Selin’in ağzına verdim. 4 ayağının üzerinde yalıyordu. Hayrinisa da arda geçmiş, o da 4 ayak üzerinde kızın amını parmaklıyordu. Birden fırladım. Hayrinisa’nın arda geçtim. Emelim onu değişik bir pozisyonda sikmekti. Ama benim arda geçtiğimi fark edince hemen sırt üstü yatıverdi. “Hay amına koyayım!” dedim ve bacaklarının arasına girip amını pompalamaya başladım. Selin bir bacağını Hayrinisa’nın öteki tarafına atıp amını Hayrinisa’ya yalatmaya başlamıştı. Hayrinisa’yı uzun uzun siktim.
Selin kendi göğüslerini yalatmak için Hayrinisa’nın üzerine eğilince yarağımı Hayrinisa’dan çıkarttım ve Selin’in amına sokuverdim. İki kız da iyice zevklenmişti artık. Derken Selin Hayrinisa’nın üzerinden kalktı. Hayrinisa bana, “Bir dakika amımdan çık.” dedi. Çıktım. Sikimi götünün üzerine koydu, “Hadi usulca bastır.” dedi. Yavaş yavaş bastırdım. “Hayır, dur!” diye feryat etti. Altımdan kaçtı. Çok acımış. Benimle devamlı aynı pozisyonda sikişen kızı, istemediği halde götünden sikerek öcümü alacaktım. “Hayır, yapacağım!” dedim. “Bok yaparsın!” dedi. Cebelleşmeye başladı. Yarağı güçle götüne doğru ittirdim. Fakat zorlanıyordum. Selin benden taraf oldu, Hayrinisa’nın ellerini filan yakaladı. Dibine kadar geçirdim. Sonunda öcümü alma yolunu bulmuştum…